YARGI KARARLARI
Mahkeme kararlarının sayfa başında ‘TÜRK MİLLETİ ADINA’ ibaresi yazılıdır. Bunun nedeni: Tür hukuk sisteminde, başta anayasamız olmak üzere, kanun, yönetmelik ve tüm mevzuat mahkemelerin Türk Milleti adına çalıştığını yazmasından kaynaklanmaktadır. Yani kararı yargıç verir. Ancak yargıç yasalarımıza göre o kararı Türk Milletinden aldığı yetkiye dayanarak vermektedir. Bir insanın işlediği suç karşılığında aldığı ceza da, suçsuz olduğuna dair verilen beraat kararı da Türk Milleti tarafından verilir.
‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözü de buradan gelmektedir. Ülkenin yönetilmesi için yapılacak yasaları da yine Türk Milleti yapmaktadır. Demokrasinin ve bağımsızlığın temel ilkeleridir bunlar.
Sorun Türk Milletinin yasa yapma, cezalandırma veya aklama konusunda vereceği kararları nasıl kullanacağı konusunda karşımıza çıkmaktadır. Esasen burada da bir sorun yoktur. Ancak algılama farklılıkları nedeniyle bu durum sorun haline getirilmektedir. Demokrasi ile yönetilen bazı ülkelerde halk yasama yetkisini (Yani kanun yapma yetkisini) doğrudan kendisi kullanmakta, birçok ülkede de seçtiği milletvekilleri kanalı ile kullanmaktadır. Esasen bu konu ile ilgili de çok fazla tartışma yaşanmayabilmektedir. Dikkat ederseniz yaşanmamaktadır diyemiyorum. Çünkü özellikle ülkemizde halkın bu seçim hakkı hür iradesi ile baş başa kalmak yerine, siyasi liderlerin önüne sürdükleri birkaç isimden birini tercih etmekten öteye gidememektedir.
Gelelim yargı yetkisine: Milletin yargı yetkisini kullanması ise mutlak surette bağımsız mahkemeler kanalı ile yapılmaktadır. Bu yetki hiçbir zaman doğrudan kullanılmamaktadır. Bazı komonist rejimlerde halk mahkemeleri vasıtasıyla yargılamadan bahsedilse de zaman içinde bu mahkemeleri savunanların dahi sonuçtan mutlu olmadıkları bir gerçektir. Yasalarımıza göre de yargı yetkisi bağımsız mahkemeler aracılığı ile olmalıdır. Yani bir insanın cezalandırılması veya aklanması bağımsız yargı kanalı ile olmalıdır. Olmaktadır da. Nasıl yasama yetkisini mahkemeler kullanamıyorsa, yargı yetkisini de meclis kullanamaz. Halk da kullanamaz. Öyleyse hakkında yolsuzluk suçlaması olanların aklanacağı yol ve yöntem, milletin verdiği oylar değil, milleti temsilen yargılamayı yapan bağımsız mahkemelerin verdiği karardan geçmektedir. Halkın gücüne atıfta bulunanların da buna uyması ve saygı duyması gerekmektedir. Bir taraftan halktan alınan güçten bahsedip, bu güçle her yasayı yapabileceği iddiasında bulunulurken, diğer taraftan halkın yargısal gücünü tanımamak ve her fırsatta halkın yargısal gücünü etkisiz kılmaya çalışmak en azından ve kibarca bir ifade ile çelişkidir.