Üç Güzel İnsan
Berkin Elvan 15, Burak Can Karamanoğlu 22, Ahmet Küçüktağ ise 30 yaşındaydı yaşama veda ettiklerinde.
Berkin çocukluğunu, Burak Can gençliğini, Ahmet de geleceğini yaşayamadan göçüp gitti bu dünyadan.
Her üçünün de geleceğe yönelik,yaşama ilişkin büyük umutları vardı.Umutlarını gerçekleştiremeden, kurdukları hayalleri yaşayamadan geride üç gözü yaşlı anne, baba bırakarak, ölümleri ile ailesi ve toplumu büyük acılara, üzüntülere boğarak yaşamını yitirdiler.
Berkin gaz fişeği başına isabet ettiğinde henüz 14 yaşındaydı. Çocuk olmanın özgürlüğünü yaşayamadan, haylazlığın tadına varamadan, tutkuyla bağlandığı bilye oyununa doyamadan 269 gün komada kaldığı hastanede 15 yaşında, daha fazla direnemedi yaşama, 16 kiloya inen bedeniyle güvercin misali uçup gitti.
Ne güzel de gülüyordu, o karakaşlı, karagözlü, anasının kuzusu Berkin. Ekmek almak için çıktığı evine, annesine dönmesine bir daha izin vermedi kimler tarafından atıldığı bilinmeyen o gaz fişeği Berkin’in.
Gözü yaşlı yüz binlerin uğurladığı Berkin’in acısı çok taze iken bu kez kör bir kurşunun hedefi oldu Burak Can Karamanoğlu. Askerden geleli henüz üç ay olmuştu. Garsonluk yaptığı lokantadan aldığı asgari ücretle babasının bütçesine katkıda bulunuyor, ailenin yaşam mücadelesine omuz veriyordu.
Nereden bilebilirdi ki, başına isabet eden o kurşunun hayatını, umutlarını, düşlerini sonlandıracağını. 22 yaşındaki Burak Can’ın ölümü yine yasa boğdu ülkeyi, acıları katmerleştirdi. Tıpkı Berkin gibi güzel beklentileri, öngörüleri vardı Burak Can’ın geleceğe yönelik. Ama kahpe kurşun, beklentilerinin, umudunun gerçekleşmesine izin vermedi, hayattan, ailesinden, sevenlerinden çekti aldı onu.
Bu acılar yaşanırken, bir diğer kötü haber de ülkenin en ucundan Tunceli’den geldi. 30 yaşındaki polis memuru Ahmet Küçüktağ’ın kalp krizi geçirerek ölmesi, şehit olması bir başka dağladı yürekleri, göz yaşları pınar oldu sevenlerinin.
Meslek tutkusu ile görev yaptığı Tunceli’de hayata veda eden Küçüktağ, yeni evlenmiş, mutlu bir yuva kurmuştu.
Kim bilir onun da ne güzel düşleri vardı geleceğe yönelik. O güzel umut dolu günleri göremeden, Berkin, Burak Can gibi geride gözü yaşlı anne,baba, bir de eşini bırakarak son yolculuğuna uğurlandı Ahmet Küçüktağ.
Üç canın gitmesi beraberinde hiç de hoş olmayan birçok tartışmayı, suçlamayı, ayrışmayı da getirdi. Ancak evlat acısı ile ciğerleri yanan babalar, sağduyulu açıklamalarıyla bu ayrışmaya son noktayı koydu.
Oğullarının acısını yaşayan üç babanın ötekileştirmeden uzak,kucaklayıcı mesajları, gerilen toplumu rahatlattı, geleceğe yönelik umutları tazeledi, bir anlamda kara bulutları dağıttı.
Berkin’in babası Sanı Elvan, Burak Can’ın babası Halil Karamanoğlu, Ahmet’in babası Süleyman Küçüktağ’ın birbirlerine başsağlığı dilemeleri, topluma barış dolu mesaj vermeleri ne güzel de oldu gerginliğin tavan yaptığı bu günlerde.
Oğullarının acısını içinde kor bir ateş olarak taşıyan üç güzel insanın, üç babanın kin ve nefretten uzak, kışkırtmayan, kucaklayıcı, hoşgörü mesajlarıyla toplum umutlandı, içleri sevgi doldu, karamsarlığın yerini iyimserlik aldı.
Teşekkürler, Sami Elvan, Halil Karamanoğlu, Süleyman Küçüktağ, barış, kardeşlik, sevgi, kinden uzak mesajlarınız için. Evlatlarınızın acısını sizler gibi yüreğimizde hissediyoruz.
-Zam Eridi-
1 Ocak’tan itibaren memur emeklisinin maaşlarındaki 140 liralık artışa karşın, aylıklarına yüzde 3.26 zam yapılan işçi ve Bağ-Kur emeklisi, ocak ve şubatta yüzde 2.41 olarak gerçekleşen enflasyon karşısında bu zammım neredeyse dörtte üçünü yitirdi.
Geriye kalan dört ayda enflasyonunun yüksek çıkacağı açıklamaları dikkate alındığında, yaklaşık 8.5 milyon işçi ve Bağ-Kur emeklisi, bu zammın tamamını yitirmenin yanında, mevcut aylıklarında geriye gidiş ile karşı karşıya.
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına göre ocak ve şubatta emeklinin en temel harcama kalemi olan gıdada yüzde 5.29, ulaşımda ise yüzde 4.79 artış gerçekleşti.
Her iki harcama kalemindeki artış, işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılan yüzde 3.26 zammı çoktan aştı bile.
Sadece işçi ve Bağ-Kur emeklileri değil, 1 Ocak’ta 123 lira zam alan memur ile aylıklarında 140 lira artış olan memur emeklileri de iki ayda yüzde 2.41 olarak gerçekleşen enflasyon karşısında kayıp yaşamaya başladı.
Önümüzdeki dört ayda da yüksek çıkması beklenen enflasyon karşısında başta emekliler olmak üzere tüm emeği ile geçinenlerin zorlanacağı sır değil.
Enflasyon kadar artışın çözüm olmadığı ortada. Aylıklara bir önceki 6 ayda gerçekleşen enflasyon oranında zam yapmanın işçi ve Bağ-Kur emeklisine yaramadığı, yarasına merhem olamadığı, aksine kayıplar yaşattığı açıkça görüldü.
O halde çözüm ne? Çözüm hükümet ile memur sendikaları konfederasyonları arasında bağıtlan toplu iş sözleşmesi uyarınca memur ile memur emeklilerinin maaşlarına yapılan zammın, işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına da yansıtılması. Ya da bu kesime seyyanen zam verilmesi.
Aslında temel sorun, özellikle 2000 yılı sonrasında emekli olanlar için yapılması gereken intibak düzenlemesinin hayata geçirilememesidir. İntibak düzenlemesi ile emekli aylıklarında önemli artışlar sağlanabilir. Nedense bu gerçekleştirilmiyor.
Hayat pahalılığı karşında aldığı düşük aylıkla Türkiye’de emekli olarak yaşamak çok zor. İşçi ve Bağ-Kur emeklileri bu zorluğu fazlasıyla yaşıyor, düşük aylıkla geçinmek için mucizeler yaratmaya çalışıyor.
Yerel seçime kilitlenen siyasi liderlerin, adayların gündeminde emekli yok gibi…
Siyasi parti liderleri, emeklinin sorununu yeteri kadar dile getirmiyor, bu kesime ilişkin bir programı, projeyi seçmenin önüne koyamıyor.
Emekli hiç de öyle yabana atılacak bit kitle değil, Bu kitleye uzak duran siyasiler emekli kesiminin aileleriyle birlikte otuz milyonu aşkın bir nüfusu oluşturduğunu unutmasın.