Salı sabahı Fatsa yerel basını temsilcileri ile bir kahvaltılı toplantı yapıldı. İki tarafın (ilçe yönetimi ile basın temsilcilerinin) ortasına oturdum. Çünkü iki taraftan da az da olsa su içmiş bir kişiliğim var. Az diyorum çünkü 24 saatini basın çalışmalarına ayırmış geçimini basından sağlayan arkadaşlarla kendimi aynı kefeye koyup onlara haksızlık etmek istemem. Yine aynı şekilde partinin tüm sorumluluğunu (Maddi-manevi, hukuki, siyasi, fiili) almış arkadaşlarla da aynı kefede olamayacağımı bile bilecek durumdayım. Sonrasında İkizce ve Çaybaşı mitinglerine katıldım. Ünye seçim bürosu ziyaretinden sonra Fatsa’ya döndük. 

Basın buluşmasını özellikle yazdım. Bu yıl da geçmişte olduğu gibi Fatsa ve Ordu çalışmalarında gerek partilerde ve gerekse adaylarda ılımlı, seviyeli bir çalışma yapılmaktadır. Bundan mutluluk duymaktayım. Gurur duymaktayım. İlçe başkanı Doğan Çelebi ülke siyaseti, 18 Mart Deniz Şehitleri yıldönümü ve Fatsa çalışmaları ile ilgili bilgiler verdi. Ancak, bu konuşmanın açık çarpıcı bir vurgusunun olmaması belki basın mensubu arkadaşlarımız için cazibe eksikliği olarak görülebilir. Bu görüşe de saygı duyarım; ama sayın başbakanın 15 yaşında ölen bir gencin ölümü arkasından annesinin yuhalanmasına ortam yaratması ve bu ortamdan memnuniyetini beden hareketleri ile belli etmesi Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu tahriklere karşılık vermesi benim karakter yapımdaki insanların taşıma kapasitesini zorlamaktadır. Ülkenin gerginliğe değil kardeşliğe ihtiyacı vardır. Yerel siyasette bu kardeşliğin gösterdiği Salı günü İkizce’de otobüs üstünde Sayın Seyit Torun’un MHP Genel Başkanı sayın devlet Bahçeli için sarf ettiği sözlerde gördüm. İşte siyaset bu incelikle yapılmalıdır. Belki de Seyit Torun’un başarısının sırrı bu nezaketi ile başlamaktadır. Tüm partilerin adaylarına başarılar diliyorum…