ARAMIZA ŞEYTAN GİRMESİN
Tanıyanlar bilir. İyi bir Fenerbahçeliyimdir. Aziz Yıldırım tahliye olana kadar odamda resmi asılıydı,hatta dev posteri demek lazım.Sisteme ve yapılan eziyete tepkiydi bu davranışım. Yoksa,haklıdır haksızdır demek için değildi.
Hukukçu olarak dosyayı görmeden ahkam kesmeyi ne kendime ne eşdeğerde olanlarıma yakıştıramadım hiçbir zaman. Zaten bu kadar boş konuşan varken ortalıkta,bir de biz laf kalabalığı yapmayalım bence.hakındaki iddiaları ve verilen gerekçeli ama "aklımızla alay eden"kararı okuyunca,e pes doğrusu demeden de edemiyor insan. Her neyse,bunları niye yazdığıma gelelim;
Geçen hafta uefa avrupa ligi maçı için Trabzondaydım değerli dostlarımla birlikte.3 fenerli ve 2 trabzonlu ile birlikte Trabzon Juventus maçını izledik Avni Aker'de. İyi ki de izledik.
Stada yaklaşırken,insanın içi ürpermiyor değil.Fenerbahçeli birinin orada olduğunu bilmek eminim bazılarını da heyecanlandıracaktır.Hava yağmurlu ve soğuktu malum maç saat 22.05'te idi.Stad girişinde aldığım "bize her yer Trabzon" beresi de,şekilsiz kafama oldukça yakıştı doğrusu. Üzerinde ne yazdığını önemsemeden,renklerinden rahatsız olmadan bana verdiği sıcaklıktan başka birşey düşündürmeyen beremi yırtılmadığı sürece de saklayacağım.
Demek ki,insanlar nefret-sevgi ve buna benzer duyguları ya da hisleri farklı ortamlarda,farklı anlarda,farklı hissedebiliyorlarmış.Herhalde bir fenerliye sorsanız en nefret ettiğiniz takımlar hangileri diye:trabzon ve galatasarayı sayar. Onlar da feneri hiç kuşkusuz. Ancak,Avni Aker'de yediğimiz 2 gol ve yaşadığım his,beni dahi şaşırttı.Üzülüyor insan,ya Türk olmanın dayanılmaz durumu ya da yukarıda yazdığım gibi.
Maçın sonlarında Trabzon taraftarının yenilginin ve özellikle de kötü oyunun hırsıyla olsa gerek ki kendi başkanlarına hitaben;
"Daha forvet alamadın, Kupayı mı alacaksın, Mitinglerde ne ararsın, Sana inanan ölsün,ölsün "
Tezahüratına avazım çıktığı kadar bağırdım ancak,kendi taraftarı kadar öfkeli ve hırslı bağıramıyordum nedense. Oysa,sevmediğim takımın başkanına yazılan bu aleyhte dörtlüyü en önemli "rakibi" daha güçlü seslendirmez mi ? Olmadı işte. Seven daha çok kızıyor,demek ki. Çok sevdiğinden,çok ta nefret ediyor demek ki insan.
Her neyse,doğduğumuzda bize "empoze"edilen renkleri ve takımı ömrümüz boyunca bırakmıyoruz nedense. Sevdiklerini hep aldatan insanlar,kesinlikle takımlarını aldatmıyorlar,aldatamıyorlar. Siyasi partiyi,eşini,işini,evini,yüzünü,aracını,arkadaşlarını hatta defalarca değiştiren insanoğlunun takımlarına olan sadakatini incelemek gerek doğrusu.
En sakin ve beyefendi insanların bile, bir maç esnasında nasıl da bir zombi'ye dönüştüğünü bilmeyenimiz yoktur.ceza kanunlarının bile işlemediği,sövmemenin ayıplandığı ve asla oturamadığınız tribünlerde mutlaka zaman zaman bulunmakta fayda var. Hele de "hiç sevmediğiniz bir takımın maçını kendi sahasında ve onun renklerini taşıyan kıyafetler giyerek ve birlikte şarkılar söyleyerek yaşamanızı şiddetle tavsiye ederim.
Bu kadar çok "ayrışmanın"olduğu günümüzde "bir arada nasıl oluruzu "da sorgulamak ve peşinden gitmek gerekir.Sürekli bölünen bir toplum olmaktan aldığımız zevki,sürekli omuz omuza olmaya dönüştürmek zorundayız. Camide hocalarımızın dediği gibi ve aramıza şeytan girmemesi için,"safları sıklaştıralım ve ilerleyelim beyler"..