Görüntülenen Sayı: 2226
2811 | Yayım Tarihi: 7 Şubat 2014 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » RUHUMUZDAKİ FIRTINALAR

RUHUMUZDAKİ FIRTINALAR


Facebook'ta Paylaş

  Çevredeki   herkesin  ‘çatlak’ olduğunu   Düşünenlerin   asıl   çatlaklar   olduğu   söylenir. İtiraf   ediyorum   o   noktadayım.Domates   alırken,  araba   kullanırken.İş   toplantılarında,   gazete   okurken.  Televizyon   izlerken. Neredeyse   her   an.Her   kesin   üşüttüğü   kanaatindeyim.  Prof.Kerem  Doksat’a   göre: Korkmamalı, kendisiyle   daha   sık   görüşmeliyim. Zarif   bir   hoca,   “kızım (oğlum) durumun   ciddi, kafana   her   şeyi   takma” demiyorda  “Görüşelim”   diyor. Bir   ihtiyaç   artık . Son   zamanlarda   psikiyatrik  hastalıklar   çoğaldı.   Tedavi   aşamasında   neler   yaşanıyor? ‘Ruhumuzdaki   Fırtınalar’   Aslında  gönlümüzdeki   ve   beynimizdeki   fırtınalara da   çare   gibi  görünüyor.Gelişmiş   ülkelerde    sıkıntı   ve   öfkeleri.  Baş   edilmeyenleri   bir   uzmanla   paylaşmak   normaldir.Bizim   kendi   yöntemlerimiz   var. Erkeklerin  futbol    maçına   gitmesi. Kahveye   takılması. Kadınların   altın   günleri  Dedikodu   gibi. “Aman   ne   yapayım   deşarj   oldum.” Deyiveririz. Mesela   çocuklara   bağırıp  çağırınca   rahatlar mıyız?  Onları   incittiğimizin   farkında  mıyız? Prof.Kerem   Doksat,   deneyimlerini   görüşlerini   en   fazla   paylaşan   akademisyenlerden. Acaba   her   ölümlünün   bir   kafa    doktoruna   ihtiyacı   var   mı? Doksat’a   sordum, psikiyatristlerimiz  olmalı mı? Olursa   şayet. Hastalıklara   yakalanma   oranı  düşer  mi?  Şöyle   dedi : “Kesinlikle   evet. Maalesef    böyle   hastaların   sıklıkla   hacı,  hoca, üfürükçü, manevi   şifacı, falcı, medyum   veya   benzer   kişilere   gittiklerini. Yahut   götürüldüklerini   görüyoruz. En   ürkütücü  olanda  bu.  Halbuki  psikiyatrik    hastalıklar. Tamamen   tıbbi   model  içinde   ele   alınmalıdır. Hastalar,  hasta   yakınları. Psikiyatrın    ilişkisi   de   bir   ‘ orkestra  şefi’   gibi   olmalıdır. Hastalar   kadar, yakınlarının da   eğitimi   hayati   bir   önem   taşır. “Peki   hastalıkları    bilip   bilmeden    sahiplenmek   de  neyin   nesi?  Bir   ara   önüne     gelen   herkes   “Bende   panik   atak   var” diyordu. Sanki   matah   bir   şey   gibi. Şimdiyse    bipolar   bozukluk   modası  var.  Kerem   Doksat   bipolar   bozukluğunun   tanımının.  Uzun  yıllar   önce   yapıldığına.  Panik   atağın   bipolar   bozukluğun   refakatçi    belirtisi   olduğunu   söylüyor. Kendisine  hastalık   adı   yakıştıranların. Ciddi   anlamda   uzman   ziyaretinde   bulunmaları   gerektiğini    düşünüyorum.  Öyle   ya   kim   sebepsiz   yere   hastalığa   sahip   olmak   istesin   ki!

Bu  hafta    yapılacaklar   listemde: Hocamızı   ziyaret   var.Mutlu   olmanın   ayrıntılı   bir   tarifini   de   isteyeceğim. Hatta   sizin   için   istedim   bile. “Bir   şeyden   dolayı, bir şey   için. Bir   şeye   sahip   olmak   amacıyla   değil. Her   şeye   rağmen   veya  olduğu gibi  kabullenmek. Sevmenin   ve  mutlu   olmanın. Yani  her   şeyin  ilacı   olsa   gerek   dedi… “Tamam”   dedim. “Önce   sevelim   bakalım”  
Yukarıda   bahsedilen   sözler   yazar   Elif  AKTUĞ’a  aittir.
Bunlara   ilaveten   bende   Yunus   Emre’den   Yaratılanı   severim   Yaratan’dan   ötürü. Beni  bende   demeyin   ben  de  değilim. Bir   ben  vardır   benden   içeri  Süleyman   kuş   dilini   bilür  dediler. Süleyman   vardır. Süleyman’dan  içeri. Her   insan   yüce    Allah’ın  (c.c.) kuludur.Önce   kulluk   görevini    yapıyor   mu?  Yapıyorsa   mutludur. Hangi   dinden   olursa   olsun  bu   kural   geçerlidir.Müslüman   camiye,  Hıristiyan   kiliseye; Yahudi   Havraya   ve   Diğer   din   mensupları   kutsal   inançlarına   göre  Kulluk  görevini   yapmaya   çalışırlar. Bu   görevlerini   yapanlar  mutlu    olurlar. Manevi   hastalıkları   yenerler. Bu   hayat   yolundan   ancak   bir   kere   geçeceğim. Elimden   gelen   her   iyiliği  yapmalı. Her   nezaketi  göstermeliyim. Unutmamalı   ihmal   etmemeliyim. Çünkü   bu   yoldan   bir daha  geçmeyeceğim.
Bana   iyilik   yapana   iyilik   yaparım. Kötülük yapana da   iyilik   yaparsam. Ne   kaybederim. Sana   taş   atana   ekmek   at. Senin   aleyhinde   konuşana   cevap   verme. Riyakar  (iki   yüzlü)  olma. İnsanlar   üç   gruba   ayrılır.
1-Doğuştan  doğru   yaratılışlı   olanlar. Tahsil   yapmaları   veya   okur   yazar   olmamaları   önem   taşımaz.Bu   insanlar   din    farkı   ayırmadan   mevcuttan    Dünya   da   sigorta   vasfı   taşırlar.
2-Elinden   hem   iyilik   hem   kötülük   gelen   normal   insanlar.Eğitim   yoluyla  bunlar   kazanılır  iyi    şeyler  yapmaya   sevk   edilirler. Çoğunlukta   olan  insanlardır. Vasat   insan   denir   bunlara.
3-Az    olmalarına   rağmen   her   toplumda   iyi    insan   olmaları   sağlanamayan  hasta (kötülük   yapan) insanlar. Bunların   gözetim   altında  çalıştırılıp  dışarı   salınmaması ( Hapishane )  içinde  tutulması   uygundur.
En   güzel   günler   sizlerin    olsun.  Sevgi  ve   saygılarımla.

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.