Görüntülenen Sayı: 2215
2804 | Yayım Tarihi: 20 Aralık 2013 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » ORDUNUN DERELERİ TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

ORDUNUN DERELERİ TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ


Facebook'ta Paylaş

              Türküler yüreğimizin dili, başımızın sevda yelidir. Bacıdır, kardeştir, gurbete gidip dönmeyen          oğul, anadır, Anadolu’dur türküler.

Türkülerin olmadığı yerde çiçekler açmaz, kuşlar cıvıldamaz, akmaz derin, dingin ırmaklar    hasrete. Bahçeye dikilen fidanlar yeşermez türküler olmadıkça… Çiçekler kokmaz türkülerin geçmediği yollarda.
Değerli Güneş okurları,  bu haftadan itibaren sizlerle türkü hikayelerini paylaşacağım. Bu hafta sizlerle paylaşacağım hikaye Ordu’nun Dereleri adlı türkünün hikayesi:
 
Ordunun dereleri 
Aksa yukarı aksa 
Vermem seni ellere 
Ordu üstüme kalksa
Oy bağlamam, bağlamam 
Zerdali  dalı mısın 
Garip , garip  çalarsın 
Benden sevdalı mısın? 
 
       Yıllar  yıllar  önce Ordu’nun uzak köylerinden birinde iki genç  yaşarmış . Maddi durumu iyi olan Mehmet, maddi durumu onun kadar iyi olmayan genç kıza yani Hacer’e aşık olmuş. Genç kız o kadar güzelmiş ki, Mehmet’in aklını başından almış . Bu arada Mehmet  de çok yakışıklıymış . Genç kızları mezara dek peşinden sürüklermiş.Mehmet’le, güzelliği ile çevresini kırıp geçiren Hacer ‘in aşkı geçmişte  yaşanan büyük aşklara benzermiş.
 
Haftanın belli günlerinde zerdali ağacının dibinde buluşurlarmış. Göz göze, diz dize akıp giden saatlerin farkına bile varmazlarmış. Fakat bu güzel beraberliği kıskananlar çokmuş. Köyün haset dolu diğer kızları  çevirdikleri türlü entrikalarla bu tatlı beraberliği yıkıp atmışlar. Genç kızın aleyhine inanılmaz dedikodular üretmişler ve nihayet Mehmet’in sevdiğini ve de köyünü terk etmesine neden olmuşlar .  Böyle derin bir üzüntüyle gurbete çıkan Mehmet , geride gözleri yaşlı bir kız ,dertli,yerinden kalkamayan yatalak bir ana bırakmıştır . Büyük bir acı içinde yüreği yanık kalan  Hacer kız,  her gün evinin yakınında akan dere kenarına gidermiş . Yıkadığı kar gibi beyaz  çamaşırları çitlere asarken dudaklarından eksik etmediği bir türküyle bütün köyü inletip dururmuş .  Ne yazık ki, Hacer kızın bu feryadını ,ne Mehmet duyarmış  ne de araya giren iyi niyetli komşular bu işe bir çare bulurmuş . Tüm komşuların gidip geldiği ev yas evine dönmüş. O günden sonra aylar böyle gelip geçmiş . Ne Mehmet dönmüş ne de Hacer  gitmiş sevdiğinin yanına;  ama Hacer’in yüreği yanık,hep dertli  dertli söylermiş bu türküyü .
  Oy Mehmet’im Mehmet’im, 
Sana küstüm demedim. 
Beni sana geçmişler, 
Vallahi ben demedim.
Hacer’in bu sözlerinde gerçeğin ta kendisi varmış . Ne çare ki, içli  kız , dertli kız, türküsüne vurduğu gamını derdini sevdiğine ulaştıramamış . Araya girenler de işin üstesinden gelememiş. Böylece yıllar geçmiş  aradan. Mehmet gurbette kalmış , Hacer kız da dere kenarında... Hem ağlamış hem söylemiş  ORDU’NUN DERELERİ türküsünü  ölünceye dek .  O günden bu güne kadar bu türkü, günümüze kadar  gelebilmiştir.

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.