GÖZYAŞLARIMIN AYNASIDIR TOMALARIM
Mekân herhangi bir İlçe Emniyet Müdürlüğü, eski adıyla Semt Karakolu. Yer tam olarak nezarethane. Fonda sandalye üzerinde özenle oturtulmuş bir öğretmen. Filmin adı Komiser Şekspir. Hani şu ünlü Shakespeare ‘ in dile gelip sınavlara girmiş, olası mülakattan da yırtıp atanmış hali. Film bu ya bahsi geçen komiser de ünlü aktör Kadir İnanır.
Filmde bolca aksiyon var. Mesela söz konusu öğretmen belli ki süt pastörize eder gibi çeşitli işlemlere tabi tutulmuş. Hani nasıl denir iki göz, iki kulak boy pos olmasa insanlıktan çıkmış mı diye Adli Tıp Raporu istenecek türden nerdeyse. Belli ki üzerinde ince çalışılmış. Hani nasıl derler Yaşar Kemal İnce Memed ‘i yazarken bu incelikte çalışmamıştır herhalde. Durum, o haldeki adamın otopsisine girseniz rapordan en kalınından iki Orhan Pamuk kitabı çıkacak türden. Bizim öğretmen belli ki geçiyorken uğramamış karakola. Seyrederken anlıyorsunuz ki kendisi terörist bir faaliyete falan katılmamış. Eylemi eskilerin deyimiyle pek vaka-yi adliyeden de sayılmaz aslında. Kimseyi dolandırmamış, usulsüzlük etmemiş, ihaleye fesat karıştırmamış, rüşvet yememiş, yolsuzluğa bulaşmamış, hırsızlık etmemiş, namussuzluk yapmamış, yetim hakkı bile yememiş ki garibimin her halinden belli. Öyle adam öldürmüşlüğü falan da yok. Adam bildiğiniz yürümüş. Okuma yazma bilmek de başa ayrı bir dert, açmış bu bir güzel anayasayı bir de ne görsün önce Allah sonra anayasa ona yürü ya kulum dememiş mi? Demiş. O da ne yapsın yürümüş. Zaten oturduğu yerde ellerini de bağlamışlar kalem kılıçtan keskindir misali. Ağzına da aparat taksalar adam öğretmen değil neredeyse bildiğiniz Hannibal. Üçlü integral ile adam öldürmeyi ya da yaralamayı başarabilen yok daha dünyada ama dersiniz dört bilinmeyenli denklemle adam dünyayı ele geçirecek.
Derken anangiller, babangiller nasıl diye tek taraflı ve bağlayıcı olmayan hal hatır sorma merasimi tam da tüm hızıyla devam ediyorken aniden içeriye Komiserin genç kızı damlamaz mı? Hadi damladı damlamasına bir de üzerine “baba ne yapıyorsunuz burada” diye sormaz mı? Ayıkla şimdi pirincin taşını. İşte filmdeki Komiser ‘in cevabı sinematek’ i yeniden kuracak, sinema tarihini en baştan bir daha yazacak cinsten olur tabii ki. Komiserin durumu açıklayıcı bir “seviyoruz” deyişi vardır ki tam evlere şenlik. Google ‘ a trajikomik nedir yazsanız görsellerde kesin karşınıza bu sahne çıkar. O denlidir yani.
Geçtiğimiz 24 Kasım Pazar günü öğretmenler günüydü malum. Bizler de televizyonlarımızı açtık ki bir de ne görelim bir gece önceden fasulyeyi ertesi gün pişsin diye suda ıslatır misali bir kısım öğretmenlerimizi 23 Kasım’ ı 24 Kasım’ a bağlayan gece Komiser Şekspir in tabiriyle bir güzel sevmişler. İnsanın aklına da doğal olarak malum sahneden başkası gelemiyor haliyle. Hele Pazar günü her yere aynı sevecen insanlar “Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun Bizleri Sizler Yetiştirdiniz” diye pankart asmamışlar mı? İnsanın Allah ‘ım sen öğretmenlere, eğer hala kaldıysa Anadolu leoparlarına, vaşak ve bilumum aslanlarına özellikle kedigillerden soyu ceddi nesli tükenip de bir duaya hasret olanlarına dayanma ve mantık gücü ihsan eyle Yarabbim diyesi geliyor sanki. Ne diyelim Allah atanan atanamayan, atanıp da sırtından sopayı atamayan öğretmenlerimize oğluna flüt alamadı diye üzüntüsünden meyhaneye gidip garsona bir büyük rakı açtıran İbrahim Tatlıses kafasından versin inşallah.
Nasıl denir Rodin ‘ in ünlü Düşünen Adam heykelinin Akıl Hastalıkları Hastanesi önüne dikildiği bir ülkede 30 TL ‘lik flütü alamadı diye üzülüp efkâr dağıtmaya meyhaneye 200 TL bırakabilmenin dayanılmaz hafifliği de bu olsa gerek. Hem biz Rodin ‘ i de seviyoruz zaten. Ayrıca bir internet şiiriyle de öğretmenlerimizin gönüllerini alıyoruz.
“Öğretmenim canım benim
seni ben pek çok pek çok severim
ayrıyetten gözyaşlarımın aynasıdır tomalarım
çıkma hocam meydanlara
seni sabahlara kadar kovalarım……” Sevgilerle
Komiser Şekspir