Öyleyse Sayın Gürsel Tekin neden aday adayı oldu? Bu sorunun cevabı herhalde Sayın Gürsel Tekin’de ve parti üst düzey yöneticilerinde saklıdır. Belki biz de ilerde öğreniriz. Herkesin (Şartları varsa) aday olma özgürlüğü vardır. Bu özgürlüğünü kullanıyor da olabilir. İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlığı için CHP.ye baş vuruda bulunan başkaca aday adayları da vardır. Hem de çok sayıda. Bu da partinin İstanbul’da şansının yüksek olduğunun göstergesidir. 

Şimdi gelelim fırtına öncesi sessizlik konusuna: Bu günlerde Yılmaz Özdil’in son kitabını okuyorum. Geçen seçimler öncesi Sayın Baykal’a, MHP’nin milletvekili adayları ve aynı zamanda parti üst düzey yöneticilerine yapılan gizli çekim komplolarını anlatıyor. Hepsinin seçim arifesine denk gelmesinin ne büyük tesadüf olduğunu vurguluyor. Yine sağ kanatta oy toplayan DP., ANAP’ın nasıl yok olduğunu, BBP. Genel Başkanı Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir seçim arifesinde hala çözümlenemeyen bir helikopter kazası ile nasıl öldüğünün sorgulamasını yapıyor. Hatta Sayın Baykal’a hem İsviçre bankalarında yüklü hesaplarının olduğu, hem de bir kadın gazetecinin kendisi tarafından taciz edildiği iddiaları üzerine bu haberler nedeniyle Sayın Baykal’ın açtığı davaların lehine sonuçlanıp, tazminatlar aldığını unutan hafızalara tekrar ediyor.

Seçimler yaklaşıyor. Sarıgül’ün İstanbul Büyük Şehir adayı olması, aday olduğu partiye sadece İstanbul’da değil sevenlerinin çok olduğu başkaca illerde de katkı sağlayacağa benziyor. Öyleyse bu adayın başına da seçim öncesi bazı aksaklıların gelmesi sürpriz olmayabilir. Çünkü MHP milletvekili adaylarının bir tanesi hariç diğerleri adaylıktan çekilmiş ve fakat kişilerin özel hayatının dokunulmazlığına girerek suç işleyenler ise hiçbir zarar görmemişti. Yapanın yaptığı yanına kalıyorsa neden sansasyonel çamur atmalar yapılmasın…! Şuanda fırtına öncesi sessizliğin içindeyiz. İnşallah ben yanılırım.