Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk
ALİ GALİP OLAYI
“Yabancı subayın, Türk, Kürt ve Ermeni nüfusunu incelemek üzere,İstanbul Hükümeti’nin izniyle dolaştığını söyledikleri: Malatya’da bulunan süvari alayının mevcudunun azlığı yüzünden bunları tutuklamaya cesaret edemediği, bununla birlikte hemen tutuklanmaları için İstanbul’a başvurulduğu 13.Kolordu tarafından bildirilmiştir. Bu şahısların ne amaçla ve hangi görevle,nereleri gezecekleri konusunda bildiklerini Harput Valisi’nden öğrendim denilmekteydi. (Belge:561 Harput Valisi Ali Galip Bey’dir) Bu şahısların ne amaçla geldiklerini 3 Temmuz tarihinden beri bekliyoruz. Birkaç silahlı Kürd’e karşı bir süvari alayının mevcudu az görülmüş, tutuklanmalarına cesaret edilmemiş; Asıl şaşırtıcı olan konu, bunların tutuklanması için İstanbul’a başvurulmuş olduğu haberidir. Bu küçük ve önemsiz gibi görünen noktaları, o zaman ki durum değerlendirilmesinde, dikkate değer anlayış ve düşünce farklarının bulunduğunu göstermesi açısından kaydediyorum.
Diyarbakır’da, 13.Kolordu Komutanı’nın tutumu şüpheli görüldüğünden, doğrudan doğruya bu kolordunun Kurmay Başkanı’na 3’üncü Kolordu Komutanı’nın imzasıyla 1 Eylül 1919 tarihinde yazılan (kişiye özel) şifrede, Ali Galip, Malatya Mutasarrıfı Halil, Kamuran, Celadet ve Ekrem Beylerle beraber İngiliz Binbaşının mutlaka yakalanıp Sivas’a gönderilmeleri için, Elazığ’da bulunan 15.Alay Komutanı İlyas Bey’in kendi komutasında altmış kadar atlı ve katırlı askerlerden oluşan bir müfrezenin en geç 9 Eylül’de Harput’tan Malatya’ya hareketi ile ilgili olarak ve işin kestirmeden bitirilmesi bakımından doğrudan doğruya tebligat yapıldığı bildirildi ve müfrezenin hemen hareketinin sağlanması rica edildi.
8 Eylül’de, Sivastan’da bir arabayla bazı subayların gönderileceği bilgisi verildi.(Belge:57)
Diyarbakır’dan, Kurmay Başkanının 7-8 Eylül 1919 tarih itibarıyla bana gönderdiği şifrede şöyle deniyordu:
“Tutuklama ile ilgili isteği öğrendim.Bu konuda komutanın emir vereceğini hiç sanmıyorum. Çünkü askeri özelliklerini biliyorum.Tarafımdan yapılacak tebligatı ise, yerine getirmekten çekinirler.Bu konuda İstanbul ile temas içindeyiz. Bu duruma göre ne yapılması gerekeceğinin tayini yüksek kararınıza bağlıdır.Şifre kaleminin 357 sayısıyla arz edilmiştir.”
13.Kolordu Kurmay Başkanı Halit
Elazığ’daki Alay Konutanı İlyas Bey’den 13.Kolordu Komutanının emrine cevap olarak gelen 8 Eylül tarihli telgrafta da “Kolordudan aldığım emir üzerine hareketim geri bırakılmıştır. Kolordunun izni olmadan, buradan hareket etmem uygun olmayacağından, hareket emrinin kolordu’dan bildirilmesine lütfen yardımcı olunuz denilmekteydi.(Belge:58)
Halit Bey’e hemen verdiğim cevap şöyle olmuştur:
Malum şahısların alçaklıkları ortaya çıkmıştır. İstanbul Hükümeti … bu alçaklığa ortaktır.Oradan emir beklemek düşmana fırsat vermektir.Bu hususta tebligat yaparken, hiç kimseyi kararsızlığa düşürmeyecek şekilde, zaman kaybetmeden hemen emir vermek gerekir. Komutanın kararsızlığa düşeceğine inanıyorsanız, zatıaliniz, tarafımızdan Elazığ ve Malatya’daki alay komutanlarına yapılmış olan tebligatımızın uygulanmasını bildiriniz. Gerçekten gerek varsa, komutayı uygun gördüğünüz tümen komutanlarından biri üzerine alsın. Ağırdan alma zamanı geçmiştir. Yapılacaklarla ilgili cevabınızı bekliyoruz, kardeşim.
Mustafa Kemal
Alay Komutanı İlyas Bey’e de aynı tarihte bizzat şu emri verdim: “Malum şahısların hainlikleri ortaya çıkmıştır. İstanbul’daki merkezi hükümet de bunların hainliğine ortaktır. Kolordunuz Komutanı bu konuda izin istemiş ve cevap alamamış olabilir. Bu nedenle meselenin çözüme kavuşmasını zatıalinizden beklerim.
Cevabınızı bekliyorum, efendim. Malatya’da bu işi hallettikten sonra, gerekirse Sivas’ta bize katılırsınız.
Mustafa Kemal.”
Şifre dışındaki imza da 3. Kolordu Kurmay Başkanı Zeki Bey’indir.
Malatya’da bulunan 12.Süvari Alayı Komutanını da 7/8 Eylül gecesi bizzat telgraf başına çağırmış ve görüşmekte idim.Alay komutanı Cemal Bey’den durumu ve kuvveti hakkında bilgi aldım.Gelenlerin yanlarındaki silahlı Kürtlerle beraber on beş yirmi kişi kadar olduklarını,alayında merkezde ancak o kadar kuvveti bulunduğunu söyledi. Ben bu kuvveti yeterli gördüm. Hatta Süvari ve topçu alayının sadece subayları bile yeterli olabilirdi. Ancak özel durumu ve maneviyatını anlamak istiyordum.
Bunun üzerine telgraf konuşması şöyle geçti: “Ben Vali Galip Bey, İngiliz Binbaşısı, Kamuran Celadet ve Ekrem Beylerin bu gece hep birlikte ustaca bir düzenle yakalanarak Sivas’a gönderilmeleri zorunlu bir hal almıştır. Durumunuz bunu yapmaya elverişli midir? Size buradan ve Harput’tan yardım gönderilecektir. Cemal Bey- Valiyle beraber mi? Ben:özellikle, evet. Cemal Bey- Arz ettiğim gibi olurum ve kuvvetim buna elverişli değildir.Kamuran Celadet ve Ekrem Beylerin yakalanmaları hakkında 13. Kolordu Komutanı ile görüşüldü. Sonunda, durumun hassas oluşu nedeniyle, şimdilik tutuklanmalarının uygun olmayacağı hakkında emir de çıkmıştır” dedi.
Artık bu zatın daha çok üzerine varılamazdı. Kendilerine hissettirmeden sıkı bir şekilde göz hapsinde bulundurunuz.Kolordunuzdan emir gelecektir. Hareket ederlerse, nereye gittiklerini ve hangi vasıta ile hareket ettiklerini hemen bildiriniz” talimatını vermekle yetindim.(Belge:59)
-Devamı Haftaya-