Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk
Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk
Bu rapor metni komisyonda okundu. Üzerinde birçok görüşme ve tartışma yapıldı. Ancak kesin karar v erecek bir görüş belirmedi. Daha önce, Genel Kurulda okunmaksızın Teklif Komisyonu’na gönderilmişti. Bu sebeple bir defa da burada okunup Genel Kurul’un görüşü belli olduktan sonra yeniden Teklif Komisyonu’na gönderilerek kesin karar verilmesini istemiştik dedim. Merhum İsmail Fazıl Paşa da söz alarak şu konuşmayı yaptı: Bekir Sami Bey’in düşüncesine katılıyorum; kaybedecek zamanımız yoktur. Aslında sorunda basitleşmiştir. Tam İstiklal mi, yoksa manda mı kabul edeceğiz? Alacağımız karar budur. Böylesine önemli, hatta pek önemli olan bir meseleyi yeniden komisyona götürmek ve ve oradan yeniden Genel Kurula getirmekle vakit geçirmeyelim iş uzar. Zamanımız değerlidir. Buna bugün yarın ya da öbür gün Genel Kurulda bir karar verelim. Komisyonda vakit geçirmeyelim. Çünkü, çok ince bir konudur.
Bunun arkasından Hami Bey söz alarak İsmail Paşa Hazretleri ile Bekir Sami Beyefendi’nin düşüncelerine katıldığını söyledikten sonra: Herhalde bir desteğe ihtiyacımız var. Bunun en basit delili de, devlet gelirlerinin ancak borcumuzun faizini karşılayabilmesidir! Buyurdular. Bundan sonra, Raif Efendi manda aleyhinde konuştu. İsmail Fazıl Paşa ona karşılık olacak şekilde uzun bir konuşma yaptı.Daha sonra tekrar Bekir Sami Bey söz aldı ve dedi ki: İsmail Fazıl Paşa Hazretlerinin tamamıyla katıldığım konuşmasına yalnız bir şey ekleyeceğim:Kırım Muharebesinden savaşı kazanmış olarak çıkıp da katıldığımız Paris Kongresinde, müttefiklerimizin bize yüklemiş oldukları bilinen şartlarla şimdi okunan rapordaki isteklerimiz karşılaştırılacak olursa, bunlardan hangisinin daha çok bağımsızlığı engelleyeceği anlaşılır sanırım. Bekir Sami Bey’den sonra Hami Bey Hami Bey’den sonra da Refet Bey (Refet Paşa) konuştular. Refet Bey’in konuşması aynen şöyleydi: Mandanın bağımsızlığı yok etmeyeceği gerçeği ortada iken, bazı arkadaşlarımız - bağımsız mı kalacağız yoksa mandayı mı kabul edeceğiz ? şeklinde birtakım görüşler ileri sürüyorlar. Onun için her şeyden önce mandanın ne olduğu anlaşılmalıdır. Bununla birlikte daha mandadan, söz etmeden önce, düşünceleri gıcıklayan bu raporda bu deyimin ne şekilde anlaşılmış olduğunu bilmek gerekir. Fazıl Paşa Hazretleri bağımsızlığı korumak şartıyla manda buyuruyorlar. Hami Beyefendi tarafından verilmiş olan rapor iki bölüme ayrılıyor. Bir gerekçe bölümü ve ondan sonra bir de mandanın ne olduğunu anlatan bölüm var. Manda meselesini buradaki görüş açılarından değerlendirebilmek için önce bir noktayı anlamak isterim. Bu rapor metni genel kurulda görüşülmeye sunulmuş mudur, sunulmamış mıdır?
İsmail Fazıl Paşa: Yanlış anlaşıldığı için biz üçümüz (yani Fazıl Paşa, Bekir Sami ve Hami Bey’ler) bu raporu, geri çekiyoruz. Hiç verilmemiş saydık dedi (Bu raporun müsveddesi de temize çekilmişi de kendilerinde kalmıştır.)
Başkanlıktan rapor geri alınmıştır dedim. Raporun geri alınmış olmasına rağmen, söz alan Refet Bey, zabıtlarda beş altı sayfa yer tutan itinalı bir konuşma yaptı. Bu konuşmadan, zabıtlara dayanarak olduğu gibi aldığım bazı cümleler, katibin maksadını açıklamaya yetecektir sanırım. Refet Bey diyor ki: Bizim Amerika mandasını tercih etmekteki amacımız, bütün toplumları kendine tutsak eden, kalpleri, vicdanları söndüren İngiliz mandasından kurtulmak ve sakin milletlerin vicdanlarına saygılı olan Amerika’yı kabul etmektir. Yoksa asıl iş para meselesi değildir.
Söz alarak, manda ile bağımsızlık birbirine engel olan şeyler değildir: Yalnız, eğer biz gerçekte güçlü olmazsak, işte o zaman mandanın altında eziliriz ve böylece manda bizim manda bizim için bağımsızlığımızı yok eden bir unsur olur. Bir de diyelim ki, biz dışarıda ve içeride tam bir bağımsızlık isteriz. Ancak, acaba hemen kendi başımıza yapabilecek miyiz, yapamayacak mıyız? Ondan da önce acaba bizi kendi başımıza bırakacaklar mı, bırakmayacaklar mı? Bunu da düşünelim. Şurası bir gerçektir ki, bugün bizi İngiltere, Fransa,İtalya ve Yunanistan aralarında bölüşmek istiyorlar; ancak eğer biz bugün bu devletin kefilliği altında bir barış anlaşması yapacak olursak, ileride, uygun şartlar doğduğunda hemen döner ve kendi yararımızı sağlarız. Fakat, eğer olumsuz bir durum ortaya çıkacak olursa, acaba büsbütün heder etmiş olmayacak mıyız?
Herhalde bir Amerikan kefilliğini kabul etmek zorundayız.Yirminci yüzyılda, beş yüz milyon lira borcu, harap olmuş bir memleketi, çok verimli olmayan bir toprağı ve ancak on onbeş milyon lira geliri olan bir millet için, bir dış dayanak olmaksızın yaşamasının imkanı yoktur. Eğer bundan sonra da bu durumda kalır ve dışarıdan sonra da bu durum da kalır ve dışarıdan bir destekle kalkınamazsak, ileride Yunanistan’ın saldırılarına karşı bile kendimizi savunamayız…
-Devamı Haftaya-
Tatilciye sürüş güvenliği tavsiyeleri
Karayolu Trafik ve yol Güvenliği Araştırma Derneği tatilcilere güvenli sürüş için bir takım tavsiyelerde bulundu. İşte trafik kazalarını önleyecek altın niteliğindeki tavsiyeler.
1-Gündüz sürüş yap.
2-Sabah yola çıkarken kahvaltını yap.
3-Dar ayakkabı ve dar elbise giyme.
4-Hususi araçlara 5 kişiden fazla yolcu almayın.
5-3 saatte bir mola ver.
6-Molalarda biraz yürümek çok iyi gelir.Kan dolaşımını dengeler.
7-Uyku getiren müziklerden kaçınmak gerekir.
8-Terlik ve topuklu ayakkabılarla araç kullanma.
Kaynak: Sabah Gazetesi: 1 Temmuz 2013