GEZİ PARKI ve FATSA
Geçtiğimiz Cumartesi Ankara-Fatsa yolunda gerek radyo ve gerekse sanal alemden İstanbul Taksim parkında olan olayları yakından izledim. Bu hafta yazı konusu olarak son gelişmeleri seçmeyi düşünüyordum. Ancak öyle gelişmeler oldu ki, takip edemedim. Sanal alemde atılan iletileri, iletilerdeki esprileri izledikçe durup düşünme gereği hissettim.
Birincisi, olayların gelişmesi karşısında benim Cuma günü yayınlanan, fakat Fatsa dışında kalan abonelerin eline pazartesi’nden sonra geçebilecek gazetede yazdığım yazı bayat kalacaktı. Gündemi takip edememiş olacaktım. Nitekim izleyen günlerde bu tereddüdümün daha da haklı olduğunu anladım. Çapulcu olamamıştım. Çapulcu olan arkadaşlarımı yalnız bıraktığım için üzülüyordum. İstanbul’dan çok zamansız ayrıldığım için üzülüyordum. Seyircilikten öteye bir görev alamadığım için üzülüyordum. Gaz mahrumiyetim için üzülüyordum. Velhasıl sayılamayacak kadar nedenden dolayı üzülüyordum.
İkincisi sanal alemde amatör denilecek yazarların esprilerini okudukça yazdıklarımın yavan kalacağını anladım. Bu konularla ilgili bir şeyler karalamaya kalkışsam çok sayıda eleştiri alacağımı hissettim. Bir vatandaşın yaptığı bir duaya hayran kaldım. “Sonun mübarek olsun sayın Başbakanım” diyordu duasında. inşallah abdesti vardır diyerek Fatsa ile ilgili bir kıskançlığımı dile getirmek istiyorum.
Bu karmaşık düşüncelerle Çarşamba ilçemize geldim. Girişte Çarşamba şehirlerarası otobüs terminalini gördüm. Nüfusu neredeyse Fatsa’nın yarısı olan Çarşamba’daki otogarı kıskandım. Arkasında barındırdığı, ya da başka bir ifade ile komşu ilçelerinde çıkış merkezi olduğu düşünülürse Fatsa otogarının Fatsa’ya yakışmadığını dile getirmeyi düşündüm. Yapılan eserleri görmezden gelmek istemiyorum. Kültür Merkezi, Spor Tesisleri elbette küçümsenemez. Ama Çarşamba otogarını görünce Fatsa otogarının yenilenmesi konusunda geç kalındığı kanısındayım. Benim hayalimde herşeyin en iyisine layık bir Fatsa yatmaktadır.