TEKZİPLER ÜZERİNE
TEKZİPLER ÜZERİNE
Bugünlerde gazetemizde belediye ile ilgili yaptığımız eleştirilerde belediye tarafından epey tekzip yiyoruz. Bu tekziplerin benimle ilgili olanları hoşuma gidiyor. Neden? Çünkü benim yaptığım eleştiriler dikkate alınıyor ve bana cevap verme lüzum doğuyor.
Yalnız yapılan tekzipler, açıklamalar biraz uzun kaçıyor. Bu da bir takım kafa bulanıklığına sebep oluyor. En son “itfaiye aracı pahalı mı alındı? Yazısına uzun uzun cevap verilmiş. Buna hiç gerek yok. Bunun cevabı basit. Belediye encümeninin ucuz mal alacak diye mükellefiyeti yoktur. Pahalısını da alabilir” bu kadar.
Ama yapılan tekziplerde bir telaş var, bir panik var. Bunun bir sebebi var. AKP belediyesi Fatsa’da ilk icraat ne yaptı. Sahile “plastikten içinde lambaları olan palmiye ağaçları dikti” bunu Ünye’de, Terme’de, Çarşamba’da, Samsun’da gördük. Bu ürünler tek elden geldi. Daha sonra demirden bilboartlar “reklam panoları” aynı ilçelerde gördük.
Karadeniz sahil boyunca “Samsun, Hopa arası” o tek elden üretilmiş çirkin üst geçit köprülerini görüyoruz. Bugün sokaklarımızı temizleyen firmayı İstanbul’da Kasımpaşa’da, Niksar’da, Ankara’da görüyoruz. Bunlar tesadüf değil, sokaktaki adam bunların farkında ama bişey diyemiyor. Önce parklarda, bahçelerde, çay ocaklarında bunların dedikodusu yapılıyor. Aslında siz de bunun farkındasınız. Onun için böyle uzun uzun tekzip yazıları yazıyorsunuz. Bana göre bu “savunma içgüdüsüdür”
İTFAİYE ÜZERİNE BİR ANIM VAR.
İtfaiye aracı üzerine bir anımı anlatayım. Ben belediyede encümen iken bir firma geldi, İzmir menşeili. İtfaiye araçlarının bakım ve onarımını yapıyor. Ben adamlarla oturdum anlaştım. Bizim itfaiyeyi İzmir’e tamire gönderdim. Aradan zaman geçti teslim tarihi geldi. İtfaiyeden haber yok. Günler geçti itfaiye ortada yok.
İtfaiyeyi tamir edecek firmaya yazı gönderiyorum cevap yok, telefon açıyorum bakan yok. Mustafa Çamaş itfaiyeyi sorar, bu sefer ben de cevap yok. Kısacası “ben koca itfaiye aracını kaybettim” (pahalı itfaiye almak ne ki?) Aylar sonra İzmir’de itfaiyeyi bir tamirhanede dağıtılmış şekilde buldum. Meğer bizim tamir firması iflas etmiş. Aracı dağıtılmış şekilde tamirhanede bırakıp gitmişler. Neyse aracı oradan kaldırıp başka bir yerde toparlatıp getirdim. Diyorum ya !! Bırak itfaiyeyi pahalı almayı, ben itfaiyeyi kaybettim.
MUHTEŞEM YÜZYIL
Bugünlerde 16.yy da Osmanlı Sarayı’nda yaşanan olayları konu alan bir film yapıldı. Herkes onu dikkatle izliyor. Biz de günümüzde yaşanan olayları filme alıp koruyacağız. 3013 yılında vizyona girecek şekilde saklanacak.
Bu filmin adı MUHTEMEL YÜZYIL olacak. Filmin kadrosunu belirledik. Seneryoyu yazacak bir senarist arıyorum. Filmin senaryosu iki A4 sayfasını dolduracak kadar olacak.
Kadromuz şöyle;
Kanuni Sultan Süleyman yerine başrolde Kömürcü Hortlak Süleyman olacak. Evde huzursuzluk çıkmasın diye HÜRREMİ yazmıyorum. Şehzade Mustafa yerine Sarı Mustafa (Güneş). Harem ağası rolünde Erkek SelamiR00;(Yıldız).R00;Denizler fatihi Barboros yerine Kiski Mahmut. Şevket Ömeroğlu Şeyhül İslam. Ebusuud Efendi olacak padişahın güreşcisi Kel Aliço rolünü bizim Kel Ali (Ali Çebi Bey) canlandıracak. Fransız kralı rolünü Dalex İsmail (Yalman) oynayacak. Kendisi şu anda Fransa’da yaşıyor. Bu rol de ona yakışır, Beş Kuruş Tahir tulumbacı başı.
Diyeceksiniz ki bu ne saçma fikir, bu ne saçma düşünce. 46 yıl hüküm sürmüş bir cihan padişahının hayatını saray hareminde kadınlarla geçirmiş gibi yazılan senaryo film haline getirip Türk halkı tarafından ilgi ile seyredilirse bizim yapacağımız MUHTEMEL YÜZYIL filmide 3013 yılında yaşayanlar tarafından ilgi ile seyredilir diyorum.
Not: Senaryoyu Güneş matbaasına gönderebilirsiniz.