NOVUS ORDO SECLORUM-17 YENİ DÜNYA DÜZENİ - GDO
Dünyada nerede pis bir iş var, kirli bir ticaret var içinde kesinlikle Siyonist güçlerin çetesi, İlluminati var. İşte size bir örneği daha GDO! Hepimiz artık GDO konusunda az çok bilgisi vardır. Fakat bu teknoloji ne zaman gelişmiştir? İlk bu sistemi kim kurmuştur? Bu tohumların üretiminde başı hangi aileler çekiyor? Genetiği ile oynanmış tohumlar ile ülkemiz ne zaman tanıştı?
GDO’nun açılımı, ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalardır’. Açılımından anlayacağınız üzere, medyada konuşulduğu gibi, sadece tohumlar için kullanılmıyor bu tabir. Bir canlının (bitki-hayvan-insan) gen diziliminin bir bölümünün veyahut tümünün değiştirilmesi ya da doğal programının bozulması yoluyla edilen yeni canlı organizma türlerine, GDO denir. Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme, yapıştırma ve çoğaltma işlemi ile olup, genetik mühendisler tarafından yapılır. DNA’sından kesilerek çıkartıldıktan sonra, ‘vektör’ adı verilen taşıyıcı virüs ile DNA molekülüne yapıştırılır. Bu değiştirme, bitkiden bitkiye yapıldığı gibi, hayvandan bitkiye yahut bitkiden hayvana şeklinde de olabilir. GDO karşıtı bir grup Fransız çiftçinin lideri olarak görülüp, hapse atılan Jose Bove tabiriyle GDO, ‘Bitkiyle hayvanın, insanla keçinin evlendirilmesidir’ ki, bu sayede bir kolera bakterisinin geni yoncada, tavuğunki patates, akrebinki pamukta bulunabiliyor.
GDO’nun başlangıcı, hibrit tohumlarına dayanıyor. Bir veya daha fazla gen bakımından farklı iki veya daha fazla canlı arasında yapılan çaprazlama sonucu elde edilen melezleme ve tek kullanımlık tohum uygulamalarına, hibrit-melez, kırma, ebter de- deniliyor. Hibrit, sanıldığının aksine masum bir uygulama olarak görülemez. GDO’da olduğu gibi, dış amiller tarafından yapılan genetik bir müdahale sonucunda, fıtratın değiştirilmesini içeriyor. Hibrit tohumlardan üretilen bitkiler, şifacı olmayacağı gibi, ihtiva ettikleri antioksidan, minarel ve vitaminlerin de bağışıklık sistemine hiç bir katkısı yoktur. Bu da bugün hızla artan kanser hastalıklarını tetiklemektedir. Bunun ticarileşmesi ise insanları küresel güçlere bağımlı kılar. Hibriti özetleyecek olursak, laboratuvarlarda sebze ve meyvelerin insan haliyle soysuzlaştırılmasıdır. Hayvanlarda hibrit ise ilk defa 1942’de, Amerikalı tarım ve kimya devi DuPont/Pioneer Hi-Bred firmasının kurucusu, Henry Wallece tarafından gerçekleştirilir.
GDO fikri ise 1886 yılına kadar dayanmaktadır. Bu yılda ABD’de eczanelerde ‘kısırlık ilacı’ olarak geliştirilen ‘Coca-Cola’ adlı ilaç satışa çıkar. Bu ilaç, 1895’te içeriği değiştirilerek, gizemli bir içeceğe çevrilir. Kurulduğu 1900’lü yıllarda küçük bir şirket olan Monsanto’nun (bu ismi çok duyacaksınız) büyümesinde gazlı içecek devi Coca-Cola, o dönemde şirketin elindeki tüm mahsulü satın alarak hem Monsanto’ya büyük bir motivasyon verir, hem de şirketin geleceğini şekillendirir. İlluminati’nin Rothschild’ler ile beraber lider ailesi olan Rockefeller ailesinin de tarım ve gıda sektörü dikkatini çeker. Şirketlerinin kurucusu John D. Rockefeller, 1940’larda Meksika’da adına ‘Yeşil Devrim’ diyecekleri yeni bir proje başlatır. Yeşil Devrim projesi kapsamında elde edilen yeni hibrit buğday tohumları bilin bakalım hangi ülkelere yollanır? Hindistan, Pakistan ve maalesef Türkiye!!!
23 Bin tonluk GDO’lu pirincin arkasında ki karanlık oyun nedir? Biz niye Amerika’dan pirinç ithal ediyoruz? Amerikalı Siyonist güçler, nasıl canlıların patent hakkını aldı? Amerikan Başkanı Ford 1974 yılında sunduğu ‘Ulusal Güvenlik Çalışma Muhturası’ adlı 123 sayfalık ünlü raporda, kan donduran ifadesi nedir? Hepsi haftaya Cuma,burada cevap bulacak inşallah