Görüntülenen Sayı: 2182
2803 | Yayım Tarihi: 19 Nisan 2013 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk

Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk


Facebook'ta Paylaş

 KARAKOL  CEMİYETİ

      Karakol   Cemiyetinin  tüzüğüne   göre,  genel  merkez  üyeleri  ve  sayıları, toplanma  yerleri   ve  nasıl  toplandıkları, nasıl   seçilip  görevlendirildikleri   kesin  olarak   gizli   ve  saklı   tutulur. Bir  de  en  ufak   bir   gizliliği  açığa  vuran   ya  da  Karakol   Cemiyetine    tehlike   getiren ; dahası,  tehlike  getirici  bir   kuşku  uyandıran, hemen  asılır. Yönetmeliğinde  de,  bir  millet  ordudan   söz   ediliyor  ve :     
      “ Bu  ordunun   başkomutanı   ve   genelkurmay  başkanı, ordu, kolordu   ve   tümen   komutanları   ve   kurmayları   seçilmiş, atanmış   olup  gizli   ve   saklı  tutulur. Bunlar, görevlerini  gizli  olarak   yaparlar ” deniliyor. Efendiler, hemen   komutanları  uyardım; bu   tüzük   ve  yönetmelik   hükümlerini  hiç   uygulamamaları  gerektiğini  ve  bu   işin  kaynağını  araştırdığımı   bildirdim.
Sivas’a varışımdan  sonra, oraya   gelen  Kara   Vasıf  Bey’den anladım  ki, bu   işi   yapanlar  kendisi   ve   bazı   arkadaşları imiş.
Herhalde   böyle bir   davranış  doğru   değildir. Herkesi   asmakla   korkutarak, bilinmeyen  bir   merkezin, bilinmeyen  bir  başkomutanın,  bilinmeyen  birtakım   komutanların emirlerine  uymaya   zorlanmak    çok   tehlikeliydi. Gerçekten, orduda   görevli   bulunanlarda   hemen   bir   korku   ve   birbirlerine    karşı   güvensizlik   başladı. Örneğin, herhangi  bir   kolordu   komutanının : “ Benim komutam altındaki   kolordunun  acaba   gizli   komutanı   kimdir?    Bu  gizli  komutan   acaba,  ne   zaman   ve   nasıl komutanlığı  ele  alacak   ve   acaba   bana   karşı   nasıl  davranacak?”  gibi  haklı   birtakım   kuruntulara   kapılmalarına   neden   olmuştu.
Sivas’ta     Kara  Vasıf   Bey’e, gizli   merkezin,  gizli    başkomutanın   ve  gizli   genel   kurmay   başkanının   kimler   olduğunu  sorduğum   zaman: “  Hepsi   sizin   ve   arkadaşlarınızın   içinde.”  Diye  karşılık   vermişti. Bu, büsbütün beni   şaşırtmıştı. Bu   karşılık, elbette  akla   ve   mantığa   uygun   değildi. Çünkü, hiç   kimse   bana  böyle   bir   düzen   ve    kuruluştan   söz   etmiş   ve   benden   bu   iş   için   izin   almış   değildi.
Bu   derneğin    daha   sonra ,özellikle   İstanbul’da,  bu  ad   altında  da   çalışmasını  sürdürmeye   çabaladığı   anlaşıldığına   göre, iyi   niyetle  kurulduğu
Ve   sıkışınca   bize  vermek   zorunda   kaldıkları   bilgilerin   doğruluğu   tartışılamaz.
AVRUPA’DAN   BAŞARISIZ   DÖNEN  FERİT   PAŞA’YA  ÇEKTİĞİM   TELGRAF 
      İstanbul   hükümetini   milli    girişimleri   önlemekten  vazgeçirmek, başarıyı   çabuklaştırmak   ve   kolaylaştırmak    için önemliydi. Bu   düşünceyle,Ferit   Paşa’nın    elbette   hiçbir   başarı  sağlamadan   hemen   hemen   onuru   kırılmış   bir   durumda, İstanbul’a  dönüşünden yararlanarak  kendisine  16   Ağustos  1919   günü   bir   kapalı   telgraf gönderdim.
  Efendiler, Sivas’ta  toplanmasını sağlamaya çalıştığımız kongreye   her   yerden delege   seçtirmek   ve   onların  Sivas’a   gelmelerini sağlamak   için, Amasya’da   başlamış   olan   çalışma   ve  yazışmalar  daha   sürüp   gidiyordu. Bütün   komutanlar   ve   her   yerde birçok   vatansever, olağanüstü  bir  çaba  gösteriyorlardı.  Fakat, yine  her  yerde  olumsuz  ve  kötüleyici   propagandalar    ve  özellikle   İstanbul  hükümetinin   engelleyici  tedbirleri  işi   zorlaştırıyordu.
Bazı   yerlerden,  hem   delege   seçmiyorlar,  hem  de  halkın  iç   gücünü   kıracak   ve   herkesi  ümitsizliğe   sürükleyecek   karşılıklar   veriyorlardı. Örneğin, Yirminci  Kolordu  Komutanı  adına   Kurmay  Başkanı   Ömer  Halis  Bey’in  İstanbul’dan  alınan  bilgileri   kapsayan   9   Ağustos 1919  tarihli  kapalı  telgrafında   şu   maddeler   dikkati   çeker  görüldü  :  1-  İstanbul  delege    göndermiyor. Orada   yapılan    işleri   uygun   görmekle   birlikte, atılgan   bir   duruma   girmek   istemiyor.  2- İstanbul’dan  delege   gönderilemiyecektir. Gönderilmek   istenen   kişiler, orada   verimli, başarılı  iş   göreceklerine   güvenemediklerinden, boşuna   para   harcamamak   ve  yolculuk   sıkıntıları  çekmemek  için   yola   çıkmıyorlar.( Bilindiği   gibi   bazı   kişileri   özel   mektupla   da çağırmıştık) Biz,   dört  bir   bucaktan  delege   seçtirmek   ve   göndertmekte    karşılaşılan güçlükleri   yenmeye   çalışırken, öte   yandan,  kongre   için   en   güvenilir    yer   olarak  seçtiğimiz   Sivas’ta  da   bir   kaygı   ve   coşku   başladı.
Efendiler, burada   sırası   gelmişken   söylemeliyim   ki,  ben   Sivas’ı   gerçekten   her   yönden   güvenilir  saymakla   birlikte, daha    Amasya’da iken   Sivas’a   gelen   bütün   yollar   üzerinde uzaktan   ve   yakından   her   türlü   askeri   tedbir    ve  düzeni   aldırtmayı    da    gerekli    bulmuştum.
SİVAS   VALİSİNİN   ENDİŞELERİ 
Sivas’taki    kaygı   ve  coşku   böylece  anlaşıldı. 20   Ağustos    günü   öğleyin    Sivas    Valisi  Reşit   Paşa’nın   isteğiyle    telgraf   başına    çağrıldığım   zaman,   paşanın  uzun  bir   telgrafı  veriliyordu.  Telgraf  şöyleydi:  Erzurum’da   Mustafa   Kemal   Paşa  Hazretlerine,   ilkin   sizi   rahatsız   ettiğimden   dolayı   beni  bağışlamanızı   diler, sağlığınızı   sorarım. Niçin   rahatsız   ettiğimi  aşağıda  bildiriyor   ve    açıklıyorum  efendim. Görünüşte, Fransızlara   ait   kurumları teslim   etmek, gerçekte   buraların  durumu   hakkında    incelemeler   yapmak   için, Cizvit   papazları   ile   birlikte    önceki  gün   İstanbul’dan   Sivas’a   gelerek  valilik   katını   ziyaret   eden    Fr ansız   subaylarının  bu   ziyaretlerine    karşılık   dün   sabah   yanlarına   gitmiştim. Ziyaret   ve   konuşmanın    sonunda   orada   bulunan   Fransız    binbaşılarından    Jandarma    müfettişti  Bay  Brüno (Brunot)
 Biraz   özel   görüşmek    istediğini  söyleyerek   beni   başka   bir   odaya    aldı. Söylediği   sözleri   olduğu   gibi   aktarıyorum:
                                                     -Devamı   Haftaya-
Toplumdaki  başarısızlığın   sebebi, kadınlarımıza   karşı  gösterdiğimiz  ihmal   ve   kusurdan  doğmaktadır. (1923)   Mustafa  Kemal  Atatürk
 

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.