Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk
KARAKOL CEMİYETİ
Karakol Cemiyetinin tüzüğüne göre, genel merkez üyeleri ve sayıları, toplanma yerleri ve nasıl toplandıkları, nasıl seçilip görevlendirildikleri kesin olarak gizli ve saklı tutulur. Bir de en ufak bir gizliliği açığa vuran ya da Karakol Cemiyetine tehlike getiren ; dahası, tehlike getirici bir kuşku uyandıran, hemen asılır. Yönetmeliğinde de, bir millet ordudan söz ediliyor ve :
“ Bu ordunun başkomutanı ve genelkurmay başkanı, ordu, kolordu ve tümen komutanları ve kurmayları seçilmiş, atanmış olup gizli ve saklı tutulur. Bunlar, görevlerini gizli olarak yaparlar ” deniliyor. Efendiler, hemen komutanları uyardım; bu tüzük ve yönetmelik hükümlerini hiç uygulamamaları gerektiğini ve bu işin kaynağını araştırdığımı bildirdim.
Sivas’a varışımdan sonra, oraya gelen Kara Vasıf Bey’den anladım ki, bu işi yapanlar kendisi ve bazı arkadaşları imiş.
Herhalde böyle bir davranış doğru değildir. Herkesi asmakla korkutarak, bilinmeyen bir merkezin, bilinmeyen bir başkomutanın, bilinmeyen birtakım komutanların emirlerine uymaya zorlanmak çok tehlikeliydi. Gerçekten, orduda görevli bulunanlarda hemen bir korku ve birbirlerine karşı güvensizlik başladı. Örneğin, herhangi bir kolordu komutanının : “ Benim komutam altındaki kolordunun acaba gizli komutanı kimdir? Bu gizli komutan acaba, ne zaman ve nasıl komutanlığı ele alacak ve acaba bana karşı nasıl davranacak?” gibi haklı birtakım kuruntulara kapılmalarına neden olmuştu.
Sivas’ta Kara Vasıf Bey’e, gizli merkezin, gizli başkomutanın ve gizli genel kurmay başkanının kimler olduğunu sorduğum zaman: “ Hepsi sizin ve arkadaşlarınızın içinde.” Diye karşılık vermişti. Bu, büsbütün beni şaşırtmıştı. Bu karşılık, elbette akla ve mantığa uygun değildi. Çünkü, hiç kimse bana böyle bir düzen ve kuruluştan söz etmiş ve benden bu iş için izin almış değildi.
Bu derneğin daha sonra ,özellikle İstanbul’da, bu ad altında da çalışmasını sürdürmeye çabaladığı anlaşıldığına göre, iyi niyetle kurulduğu
Ve sıkışınca bize vermek zorunda kaldıkları bilgilerin doğruluğu tartışılamaz.
AVRUPA’DAN BAŞARISIZ DÖNEN FERİT PAŞA’YA ÇEKTİĞİM TELGRAF
İstanbul hükümetini milli girişimleri önlemekten vazgeçirmek, başarıyı çabuklaştırmak ve kolaylaştırmak için önemliydi. Bu düşünceyle,Ferit Paşa’nın elbette hiçbir başarı sağlamadan hemen hemen onuru kırılmış bir durumda, İstanbul’a dönüşünden yararlanarak kendisine 16 Ağustos 1919 günü bir kapalı telgraf gönderdim.
Efendiler, Sivas’ta toplanmasını sağlamaya çalıştığımız kongreye her yerden delege seçtirmek ve onların Sivas’a gelmelerini sağlamak için, Amasya’da başlamış olan çalışma ve yazışmalar daha sürüp gidiyordu. Bütün komutanlar ve her yerde birçok vatansever, olağanüstü bir çaba gösteriyorlardı. Fakat, yine her yerde olumsuz ve kötüleyici propagandalar ve özellikle İstanbul hükümetinin engelleyici tedbirleri işi zorlaştırıyordu.
Bazı yerlerden, hem delege seçmiyorlar, hem de halkın iç gücünü kıracak ve herkesi ümitsizliğe sürükleyecek karşılıklar veriyorlardı. Örneğin, Yirminci Kolordu Komutanı adına Kurmay Başkanı Ömer Halis Bey’in İstanbul’dan alınan bilgileri kapsayan 9 Ağustos 1919 tarihli kapalı telgrafında şu maddeler dikkati çeker görüldü : 1- İstanbul delege göndermiyor. Orada yapılan işleri uygun görmekle birlikte, atılgan bir duruma girmek istemiyor. 2- İstanbul’dan delege gönderilemiyecektir. Gönderilmek istenen kişiler, orada verimli, başarılı iş göreceklerine güvenemediklerinden, boşuna para harcamamak ve yolculuk sıkıntıları çekmemek için yola çıkmıyorlar.( Bilindiği gibi bazı kişileri özel mektupla da çağırmıştık) Biz, dört bir bucaktan delege seçtirmek ve göndertmekte karşılaşılan güçlükleri yenmeye çalışırken, öte yandan, kongre için en güvenilir yer olarak seçtiğimiz Sivas’ta da bir kaygı ve coşku başladı.
Efendiler, burada sırası gelmişken söylemeliyim ki, ben Sivas’ı gerçekten her yönden güvenilir saymakla birlikte, daha Amasya’da iken Sivas’a gelen bütün yollar üzerinde uzaktan ve yakından her türlü askeri tedbir ve düzeni aldırtmayı da gerekli bulmuştum.
SİVAS VALİSİNİN ENDİŞELERİ
Sivas’taki kaygı ve coşku böylece anlaşıldı. 20 Ağustos günü öğleyin Sivas Valisi Reşit Paşa’nın isteğiyle telgraf başına çağrıldığım zaman, paşanın uzun bir telgrafı veriliyordu. Telgraf şöyleydi: Erzurum’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine, ilkin sizi rahatsız ettiğimden dolayı beni bağışlamanızı diler, sağlığınızı sorarım. Niçin rahatsız ettiğimi aşağıda bildiriyor ve açıklıyorum efendim. Görünüşte, Fransızlara ait kurumları teslim etmek, gerçekte buraların durumu hakkında incelemeler yapmak için, Cizvit papazları ile birlikte önceki gün İstanbul’dan Sivas’a gelerek valilik katını ziyaret eden Fr ansız subaylarının bu ziyaretlerine karşılık dün sabah yanlarına gitmiştim. Ziyaret ve konuşmanın sonunda orada bulunan Fransız binbaşılarından Jandarma müfettişti Bay Brüno (Brunot)
Biraz özel görüşmek istediğini söyleyerek beni başka bir odaya aldı. Söylediği sözleri olduğu gibi aktarıyorum:
-Devamı Haftaya-
Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. (1923) Mustafa Kemal Atatürk