İMRALI’YI YIKARIZ KANDİL’İ YAKARIZ
İMRALI’YI YIKARIZ KANDİL’İ YAKARIZ
Devlet Bey böyle diyor. Kandil Dağı, Bolu Dağı değil ki, yaksak! Kocaman bir coğrafya,Suuriye’den başlar, Kuzey Irak’tan geçer, İran’da biter. Amansız dağlar, tepeler, geçitler. Öyle yakarız, yıkarız biraz hamasi deyiş olarak kalıyor.
Yakmaya, yıkmaya gerek yok. Bir Gürcü atasözü var. “ Kolunda güç olacağına, başında akıl olsun” Türk devleti Amerikalı kadını öldüren Laz Ziya’yı, tim gitti, Suriye’nin içinden aldı getirdi. Cilve Gözü’nde bomba patlatanları Suriye’nin Lazkiye’sinden Türk timi kaptı geldi. Peki! PKK’nın kaçırdığı 7 kişiyi neden Kandil’den bir Türk timi kapıp getiremedi?
Herhalde Apo’yu getirenlerin durumuna düşmemek için o işe talip olmuyorlar.
Nevruz günü Kürtler İstanbul’un muhtelif yerlerinde PKK bayraklarını serbestçe açtılar. Apo’nun resimlerini her yere astılar.
Onlara karşı Türk bayrağı açanlar ise polisler tarafından engellendi. “ Vatanı böldürmem” diyenleri polisler yaka paça götürdüler.
Van’da pencerelerine Türk Bayrağı asanlar suçlu duruma düştü. Silopi’de PKK’lılar gösteri yaparken jandarma karakolunda bayrak direğine asılmış Türk Bayrağı indirildi...
ALAVERE DALAVERE KÜRT MEHMET NÖBETE
Bu sloganı askerliğini yapmış büyüklerimizden duyardık. Akılları sıra Kürt Mehmetler devamlı nöbete kaldırılırdı. Bu günlük hayattaki kurnazlıklarının da bir ifadesiydi.
Gün geldi dünya değişti. Bugün alavere dalavere “orgeneraller hapishaneye” durumu oluşturuldu. Yalan mı?
BEKTAŞİNİN BİRİ
Bektaşi’nin biri bir askeri öğrenciye rastlamış ve sormuş. Evladım sen ne olacaksın? Öğrenci teğmen olacağım demiş. Sonra üst teğmen, sonra yüzbaşı, sonra binbaşı,yarbay, albay, Tuğ General, Tüm General, sonra Genel Kurmay Başkanı. Bektaşi diretiyor.. Peki sonra! Öğrenci “hiç” demiş. Bektaşi: “Oğlum, ben zaten şu anda hiçim. Sen hiç olmak için neden bu kadar uğraşıyorsun? ” demiş.
Bu AKP devrinde şükür Allah’a genel kurmay başkanlarının, or generallerin hiç olduğunu gördük!!!
ÇİN’DEN KARADENİZ’E 1400 YILLIK YOLCULUK
Geçen gün bu başlığı gazetede okudum. Şaşırdım! Bu ÇEBİ sülalesinin kökü tam ÇİN’e kadar dayanıyor. Sonuç olarak bunlar GEZEGENİMİZİN her tarafına saçılmışlar. Bizim Fatsa’nın payına düşenler de var. En bariz örneği “ NAMIK KEMAL HAMZAÇEBİ” Yani kısaca KELR00;ALİ. Yüzüne dikkatlice bakın, kendisinde bir hormonlu çinli tipini hemen görürsünüz.
Bu Çebi sülalesinin seceresine Çin Kütüphanesi’nde 640 yılına dayanan soy ağaçları vardır. Bunların beni ilgilendiren bölümü Gürcistan’la ilgili. Bana göre Gürcü’nün deniz kenarında yaşayanlarına LAZ denir. Çebiler Gürcistan’da GAGRA’da yaşarlar. Gagra bize göre SAMEGRELO veya APHAZİYA. Buradaki devlet büyüklerinin tamamı Çebi sülalesindendir. Bunlar hem Megrula dili konuşur hem Gürcüce. Tabi bizim Ali ne Megrula bilir ne de Gürcüce gerçi Türkçesi de biraz kıttır.
Bu Çebi sülalesinin hasletleri arasında şu güzellik var. Çebilerin sofrası herkese açıkmış. Çebiler kendileri aç durur yemeği misafirlerine yedirirlermiş. Bu konuyu test etmek için yakın silah arkadaşı MAHMUT GÖKSU’ya sordum. Mahmut dudak büktü: “ Vallahi 40 yıllık arkadaşım, bir tabak yemeği nasip olmadı” dedi.
Bu Çebi sülalesi çok uyanıktır. Ali de uyanıktır. Geçen akşam kahvede otururken Malatyalı bir seyyar satıcıdan tanesi 1 TL’den 10 paket kayısı almış. Otele Mahmut’a uğramış. Mahmut:” oğlum Ali, 1 liraya kayısı mı olur? Bir bakayım” demiş, paketi açmışlar. Kayısıların hepsi çürük çıkmış.
Bu arada Çebi sülalesinin uyanıklığını da anlatmış oldum. Bu Çebi sülalesi biraz belalı olduğu için ben biraz tırsıdım olayları hep Ali’nin üzerinden anlattım. Haberiniz olsun!!!