NOVUS ORDO SECLORUM-13 (YENİ DÜNYA DÜZENİ) H.A.A.R.P. TEKNOLOJİSİ
Geçtiğimiz hafta İlluminati’nin en gelişmiş silahı, H.A.A.R.P. teknolojisinden bahsetmiştim size. Kısaca hatırlatmak gerekirse, Nikola Telsa’nın 1940’lı yıllarda icat ettiği bir teknolojiydi. Bu teknoloji sayesinde bir makine vasıtasıyla, Dünya’nın atmosfer katmanlarından iyonosfere, elektromanyetik radyo dalgaları yollanır. Bu katmanda gazlar iyon halinde bulunur. Bu yüzden radyo dalgalarını çok güzel iletir. İyonosferin çarpışma frekansı, radyo frekansından düşük ve elektron yoğunluğu yeterli ise tam yansıma gerçekleşir. Bu teknoloji ile iklimler değiştirilebilir, fırtına ya da kasırga çıkarabilir, buzullar eritilebilir hatta yapay depremler çıkartılabilir.
İlluminati, H.A.A.R.P. teknolojisinin etinden, sütünden faydalanıyorlar. Mesela ilk denemelerini kendi memleketleri Amerika’nın, Manhattan eyaletinde yapar, Telsa ve İlluminati üyesi J.P. Morgan. Telsa cihazlarını o gün, o bölgeye götürür ve iyonosfere yolladıkları elektromanyetik dalgaları sebebiyle, gökyüzü garip şekiller ile karmakarışık olur. Bu durum halk tarafından fark edilir ancak bir anlam verilemez. Çünkü bunu anlamanın bir yolu yoktur. Gökyüzünde ki bulutların aldığı şekilleri, garip bir hava olayı olarak yorumlarlar. Oysa ki bu durum tamamen deneyin bir sonucudur. Deney başlar ve ardı ardına inanılmaz şeyler gerçekleşmeye başlar. Önce küçük sarsıntılar gelir sonra camlar kırılmaya başlar. Ardından büyük bir sallantı meydana gelir. Bu da yetmezmiş gibi, kaynağı belirlenemeyen büyük bir fırtına kopar. Her yer toz duman olmuştur. Bu deprem halkın yüreğini ağzına getirir ama şiddeti küçüktür depremin. Deney sonrası Telsa o korkunç cümleyi kurar; ‘- İsteseydim Manhattan’ı yerle bir edebilirdim.’ Bu deney bundan tam 70 yıl önce gerçekleşmiştir. Siz düşünün, şuan bu teknolojiyi ne kadar geliştirdiler! İsterseniz düşünmeyin ben size örnekleri ile anlatayım.
17 Ağustos 1999 depreminden önce, bilin bakalım hangi gemi görüldü Ege denizinde. H.A.A.R.P. Gemisi 16-17 Ağustos’ta Ege sularındaydı. Sanki bilimsel çalışmalar yapıyordu. O dönem bakılan sismik monitörlerde, bir tehlike olacağı sinyalleri alınmıştı bile. 17 Ağustos’ta ise sismik verilerin hepsi gizlenmişti. Madem durum rutin bir depremdi, bu verileri kimden veya ne sebeple gizlenmişti? 2000’li yıllarda okuduğum ‘H.A.A.R.P. Kıyamet Teknolojisi’ adlı kitapta, Ali KIRCA’nın şöyle bir cümlesi geçiyor; ‘-Halkı bu depremin normal bir deprem olduğuna çok kolay inandırdık.’ Ve bu cümleyi Gölcük’te kocaman bir deliğin önünde söylerken fotoğrafı var. Bu iyonosferden yansıyan elektromanyetik ışınların açtığı delikten başkası değildi. Japonya, İran ve Endenozya’da olan depremlerin ve tsunamilerinin çoğunun sebebi bu teknoloji. 18 Nisan 2012’de İstanbul’da hortumların çıktı, saate 140km fırtına meydana geldi. 300 Evin çatısı uçtu. Ve gökyüzünde garip bir ışık vardı. Bulutlar ise daha önce hiç almadıkları şekli almıştı. Ne tesadüf ise, H.A.A.R.P gemisi ondan birkaç gün önce Akdeniz sularına girmiş, 18 Nisan’da ise İstanbul Boğazı’na gelmişti. Ne garipse o geminin gelişi ile, bu daha önce olmamış doğa olayları İstanbul’u perişan etti. Dünyanın her yerinden duyulan ses ise Kıyamet Günü İsrafil (A.s.)’ın üfleyeceği Sur’un taklididir.
Peki bunların sebebi nedir? Bu doğa olayları ile ne amaçlanmıştır? Asıl ulaşılmak istenen hedef nedir? Bunların cevabını ise haftaya Cuma yine bu sayfalarda cevap bulacaksınız. Beni izlemeye devam edin. :)