tır. 

 

Ben memleketine sevgi bağları ile bağlı bir kişi olarak buna sevinebilip sevinemeyeceğime henüz karar verebilmiş değilim. 

Nedenine gelince: Büyük şehir olmanın bazı avantajlarının olduğunu biliyorum. Ancak her yokuşun bir de inişi vardır atasözünde olduğu gibi büyük şehir olmanın dezavantajlarının varlığını da bilenlerdenim. Şişme bir nüfus artışı yapıldığı gizlenemez bir gerçektir. Burada avantaj ve dezavantaj sıralaması yapmayacağım. Gerçi büyük şehir olmanın getirdiği bazı külfetler belli bir süre ötelenmektedir. Ama sayılı günlerin çok kısa zamanda geçeceği ve acı reçetenin karşımıza çıkacağını da hatırdan çıkarmamak gerekmektedir.

Esas rahatsız olduğum noktayı da yazmadan geçmeyeceğim. Büyük Şehir olma yolundaki yarar-zarar sıralamasının dışında bir de siyasi hesap meselesi vardır. İki dönemdir belediye başkanlığı açık ara farkla Sayın Seyit Torun tarafından kazanılmaktadır. Sayın Torun başkan olarak çalışmaları ile Ordu’ya damgasını vurmuştur. Seyit Torun ismi hangi partiden kim seçilirse seçilsin ilerleyen yıllarda Ordu İlimizin tarihine altın harflerle yazılı kalacaktır. Kişilik olarak da pozitif elektrik saçan yapısı ile hafızalarda yer bırakmıştır. Bir kez muhatap olanın mümkün olsa da tekrar karşılaşsam diye temennide bulunacağı bir yapıya sahip bir kişidir. Bu haliyle Ordu Belediyesinde Sayın Seyit Torun’un seçim kaybetmesi zor gözükmektedir. Öyleyse Seyit Torun’u çok iyi tanımayan kişileri de devreye sokup, bu saltanata ancak böyle son verilebilecektir. Çalışmaların böyle bir düşünce ile yapılması üzücüdür. Büyük şehir olma yolunda gösterilen gayretin altında yatan bu gerekçe de büyük şehir olunması konusunda biraz burukluk yaratmaktadır. En azından bende böyle bir etki bırakmaktadır. 

Bütün bu söylenebilen ve söylenemeyen gerekçelere karşın ilimiz için hayırlı olmasını diliyorum.