Görüntülenen Sayı: 2175
2803 | Yayım Tarihi: 1 Mart 2013 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk

Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk


Facebook'ta Paylaş

               SİVAS’A GİDİŞ

      Ayın yirmi beşinci günü, Sivas’ta beni kötüleyen bazı uygunsuz olaylar yaşanmaya başladığını öğrendim. 25/26 Haziran gecesi yaverim Cevat Abbas  Bey’i çağırdım ve : “ Yarın sabah karanlıkta  Amasya’dan Güneye gideceğiz” dedim. Bu gidişimizin gizli tutulması  ve hazırlık yapılması için emir verdim.
       Bir yandan da Beşinci Tümen  Komutanı  ve kurmaylarımla, gizli olarak, şu tedbiri almayı kararlaştırdık: Beşinci Tümen Komutanı  tümeninden  seçme subay ve erlerle olabildiğince  güçlü bir atlı piyade  birliğini  hemen o gece hazırlamaya  başlayacaktı. Ben de 26 Haziran sabah karanlığında  arkadaşlarımla  birlikte bir araba ile Tokat’a gitmek  üzere  yola çıkacaktım. Birlik, kurulur  kurulmaz, Tokat üzerinden Sivas’a doğru gönderilecek  ve benimle  bağlantı kurulacaktı. Bu gidişimiz, hiçbir yere bildirilmeyecek ve elden geldiğince Amasya’da açıklanmayacaktı. (Sayın devlet yetkilileri tarihten ders alamayan milletler kaybetmişlerdir. Ben yaptım oldu kafası ile hiçbir yere varamayız. Türk milletinin yetiştirdiği  Mustafa Kemal Atatürk  geleceği görmüştür. İktidarı  ve muhalefeti ile birbirimize saygı göstermeye  mecburuz.Türkiye Cumhuriyeti  Devleti  muhalefetsiz idare olunamaz.
26  Haziran’da Amasya’dan yola çıktım. Tokat’a gider gitmez  telgrafhaneyi  göz altına aldırarak benim oraya gelişimin  Sivas’a  ve hiçbir yere bildirilmemesini  sağladım. 26/27 gecesini orada geçirdim.27’de Sivas’a doğru yola çıktım. Arabayla Tokat’la Sivas  aşağı yukarı  altı saattir. 
Sivas valisine, Tokat’tan Sivas’a gelmek üzere yola çıktığımı bildiren açık bir telgraf  yazdım. “ Ordu Müfettişi” diyerek  imzaladım. Telgrafta, özel bir düşünce ile, yola çıkış saatimi bildirmiştim. Fakat bu telgrafın, ayrılışımdan altı saat sonra çekilmesini ve o zamana kadar hiçbir  yoldan Sivas’a bilgi verilmemesini gerektiren tedbirleri aldırdım. ( Çağa göre tedbir alınmazsa planlar bozulur. Son yıllarda tuzağa düşen asker ve yöneticilerimiz bundan ders almalıdır.)  Şimdi efendiler, gözlerimizi yeniden Sivas’ta bıraktığımız levhaya çevirelim. Ali Galip Bey’le  Reşit Paşa arasında bana karşı ne gibi bir işlem yapılacağının tartışılması sahnesine …  Tartışmanın kızıştığı bir sırada, Reşit Paşa’nın  eline benim Tokat’tan çekilen telgrafımı verirler. Reşit  Paşa, hemen Ali Galip Bey’e uzatır: “ İşte kendisi geliyor ;  buyurun, tutuklayın !” der.Reşit Paşa, telgrafta yazılı olan yola çıkış saatini görünce hemen, kendi saatini çıkarır, bakar ; sonra da: “ Efendim, geliyor değil, gelmiş olması gerek” der. 
Bunun üzerine Ali Galip: “ Ben tutuklarım dedimse, benim pilim içinde olursa tutuklarım, demek istedim.”  Deyince toplantıda bulunanları bir heyecan kaplar. Hep birden : “ Haydi öyle ise karşılamaya gidelim” diyerek toplantıya son verilir.Ancak şehrin ileri gelenleri, halkı  ve askeriyle parlak bir karşılama hazırlığı yapabilmek için biraz zaman kazanmak gerektiğini ; oysa, hesaplarına göre benim, Sivas şehri kapılarına kadar yaklaşmış olacağımı göz önünde  bulundurarak  beni, şehrin yakınında bulunan  Ziraat   Nümune  Çiftliğinde biraz  dinlendirmenin yolunu aramışlar. Vali Paşa, karargahımın sağlık başkanı olup daha önce, gerekli örgütleri  kurmak için Sivas’a göndermiş olduğum Tali Beyi  çağırtarak, bu görevin yapılmasını ondan rica etmiş ve karşılama hazırlıklarını bitirince hemen kendisinin de yanımıza geleceğini söylemiş. Gerçekten, tam Nümune Çiftliği yakınında, karşımıza çıkan bir aracın içinde Tali Bey göründü. Arabalardan indik, çiftliğin bahçesinde oturduk. Tali Bey, anlattığım durumu ayrıntılarıyla açıkladıktan sonra, görevinin beni burada biraz oyalamak olduğunu söyleyince hemen ayağa kalktım; “ Çabuk arabalara ve Sivas’a dedim. Bunun nedenini anlatayım. O anda aklıma gelen  şu idi : Karşılama töreni yapacağız diye Tali Bey’i  aldatmış olabilirler ve gerçekte ters bir düzen kurmak için zaman kazanmak isteyebilirlerdi. Tam arabalara binmek üzere iken Sivas yönünden başka bir araba yanımıza yaklaştı, içinde Vali Paşa vardı. Reşit Paşa: “Efendim birkaç dakika, daha dinlenmez misiniz?” diye söze başladı. “ Yarım dakika bile dinlenmek istemiyorum. Hemen gideceğiz ve sen benim yanıma gel” dedim. – Efendim, dedi. Sizin yanınıza  Rauf Bey  binsin, ben arkadaki araba ile de  gelirim.
Hayır, hayır dedim, biz buraya...  Bu  basit tedbirin neden alındığı kendiliğinden anlaşılır. 
 
Sivas’a ulaştığımızda, caddenin iki  yanını büyük bir kalabalık sarmış, askeri birlikler tören duruşu almıştı. Arabalardan indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım.                                              
                                      - Devamı  Haftaya -

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.