YARGI BAĞIMSIZLIĞI
‘Adalet ilkin devletten gelmelidir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.’Demiştir, Aristo.
Eğer Devlet, adaleti kendi eliyle bağımsız olmaktan çıkarıyor ve başka kurum ve kişilerin gölgesinde bırakma yönünda adımlar atıyorsa, bu adalet kurumunu ciddi ölçüde zedeleyecektir.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na Başkanlık sistemini esas alarak yargı paketi sunan AKP, Yargıtay ve Danıştay’ın kaldırılarak Temyiz Mahkemesi kurulmasını önermiştir. Buna göre, Temyiz Mahkemesi üyelerinin 4’te 3’ünü Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) seçecek. 22 üyeli HSK’nın 14 üyesini de Meclis ve Başkan belirleyecek. Anayasa Mahkemesi’nin 17 üyesinden 9’unu TBMM seçecek, 8’ini Başkan atayacak.
AKP, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu taslakla, Başkanlık sisteminde nasıl bir yargı organı istediğini açıkladı. Bu düzenlemeler ile yüksek yargıda kökten yenilenme öngördü. Yargıtay ve Danıştay’ın kaldırılmasını isteyen AK Parti, yerine Temyiz Mahkemesi’nin kurulmasını gündeme getirdi.
Yargıtay ve Danıştay’ın kaldırılması ve yüksek yargının tek elde toplanması belki pratikte iyi ve yargıyı hızlandırıcı bir çözüm gibi görünse de, seçilecek üyelerin seçilme biçimi, kuvvetler ayrılığına ciddi ölçüde zarar getirecektir. Tamamen siyasi olan Başkan ve Meclisin, üyelerin seçiminde bu denli etkili olması ve ciddi çoğunluğa sahip olması yargı bağımsızlığını kaybettirecektir.
Taslakta HSYK ile ilgili düzenlemeler de yeralıyor. HSYK yine 22 üyeden oluşuyor fakat, 14 üyenin 7 sini Meclis çoğunluğu, 7 ‘sini ise Başbakan seçecek. Yani hakimlerin atama, terfi ve disiplin işlerine bakan HSYK üyelerinin 18’ini Meclis ve Başbakan seçecek.
Taslakta değindiğimiz bu değişklikler, yargının siyasi gücün ve söylemin fazlasıyla etkisi altında kalacağının göstergesidir. Şu anda zaten göstermelik olan kuvvetler ayrılığı, bu biçimle yerini büyük ölçüde kuvvetler birliğine bırakacak ve halkın böyle bir yönetimde, demokrasinin gerçek anlamda işlerlik içinde olacağını düşünmesi de, hayal olacaktır.
Hayal edilen Türk usulü Başkanlık sistemi, görüldüğü gibi, Başkanın ve yürütmenin yargıya her anlamda müdahale ettiği, malesef adaletin geç de olsa işleyemeyeceği bir usuldür.Ülkeyi, gitgide tek elden yönetimin ve tek elden ileri demokrasinin kucağına atacağı bir usuldür.