VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BİZİ
24 OCAK 1993’de suikaste kurban gidişinin üstünden 20 yıl geçse de Uğur Mumcu’nun gerçek failleri bulunamadı ve suikast aydınlatılamadı. Kimi derin devlet dedi, kimi hizbullah, kimi PKK, fakat gerçek halen karanlığın öteki yüzü gibi duruyor ardımız sıra.Gerçeklerin peşinde bir ömürü feda eden insanın ölümü, yalanların sisiyle kaplanmış açılmıyor.
Bir ömür halka adanmış, bir ömür yazıya ve gerçeğe adanmış. Ardında kitaplar, yazılar, araştırmalarla dolu onurlu bir miras bıraktı. Kısa yaşamında ışıklı yollar bıraktı. Tüm engelleri aştı cesaretle, tüm duvarları yıktı bir bir. Esarete, kelepçeye boyun eğmedi. içindeki özgürlükle kucakladı tüm insanları. Tüm insanlığa adadı bir ömrü, bin ömür yaşadı.Ve vurulduk ey halkım unutma bizi dedi.Unutma...
‘ Dağ gibi, karayağız birer delikanlıydık.Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.Arabalar sırıl sırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yasayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşıyarak katıldıkk o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık,
Vurulduk ey halkım unutma bizi…
Yoksullugun bükemedigi bileklerimize celik kelepceler takıldı. Iskence hücrelerinde sabahladık kac kez. Isteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren senetler gibi kullanırdık. Mimardik, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı.Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze cicek gibi verdik topluma.Bizleri yok etmek istediler hep.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımızz düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmis doktor kimlikli iskencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmis kocalarımızın taptaze duyularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. Insanlık sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi…
Giresun´daki yoksul köylüler, sizin icin öldük. Ege´deki tütün iscileri, sizin icin öldük. Doğu´daki topraksız köylüler, sizin icin öldük. Istanbul´daki, Ankara´daki isciler, sizin icin öldük. Adana´da paramparca elleriyle, ak pamuk toplayan isciler, sizin icin öldük.
Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi…
Yabanci petrol sirketlerine karsi devletimizi savunduk, kominist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepceyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler.
Vurulduk ey halkım, unutma bizi
Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasinda vuranlar, agabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarina ortak olmuslardı, ya da susmuslardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanlarin gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına. Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi…
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi…! Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarinda yankılanacak ey halkım, unutma bizi.
Özgürlüge adanmış bir top cicek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz, ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi, UNUTMA BİZİ