AL SANA SİYASET
Hulusi Kentmen ‘in babacan komiser rollerinde olmadığı ender filmlerden biridir. Hulusi Kentmen muhtemelen Yaşar Kemal öykülerindeki gibi Adana vari bir yerde toprak ağasıdır. Otoriter ama bir o kadar da moderndir. İçerisinde toprak ağası tamlamasının geçmesi başlangıçta filmde her ne kadar sosyalist bir tema izleme beklentisi yaratsa da filmin emekçi ile, işçi ile onları fon yapmak dışında doğrudan bir ilgisi de bulunmamaktadır. Keza film tıpkı Karamazov Kardeşler gibi Hulusi Kentmen ‘ in canlandırdığı karakter ve onun aralarında Damat Ferit lakaplı Tarık Akan ve Halit Akçatepe ‘nin de bulunduğu Hababam Sınıfından kaçma 3 afacan oğlu ile ilgili seyretmektedir.
Hulusi Kentmen filmde çocuklarının üçünü de İstanbul ‘a yüksek tahsil yapmak üzere göndermiştir. Film icabı da sözde bir iki seneye kadar oğullarından biri doktor, diğeri mühendis, üçüncüsü de ziraatçı olacak diye için için sevinmekte bir yandan da emeklilik hayalleri kurmaktadır. Amma velâkin türk sineması da Woody Allen filmlerini aratmaz ve kader ağlarını örer. Durum böyleyken insan şükreder. Mesela Allahtan Jaws filmini Türkler çekmemiştir. Yoksa mutlaka acımasız köpekbalığı jaws ın da bir ailesi olur, sevdiceği olur, sevip de kavuşamaz, film korku gerilimden doğrudan Bülent Ersoy şarkıları ile arabeske bağlanır. Hazır Bülent Ersoy demişken Allahü tealaya hamdü senalar olsun ki filmi Yahudi asıllı bir Amerikalı çekmiş, jaws ın da karizması fevkaladenin de fevkinde efkârı umumi yenin nazarında çizilmekten kuyruk payı kurtulmuştur.
Tabii ne yazık ki bu filmde olduğu gibi her film kahramanı jaws kadar şanslı değildir. Bu anlamda Hulusi Kentmen de çocuklarına haber vermeden daha sonra tarihe Babıâli ‘ den sonra ikinci büyük baskın olarak geçecek 1.İstanbul geleneksel olmayan sürpriz ziyaretini yapmaya karar verir. İstanbul ‘ a gider gitmesine de çocuklarının eğitim faaliyetleri bir başka türlüdür artık. Birini kahvehanede kumarda, diğerini eğlencede hovardalıkta yakalar. Hele bir sonuncusu vardır ki evlerden ırak. Gece yarısı duvarlara arkadaşlarıyla siyasi içerikli yazı yazarken yakalanıp karakola götürülmüştür. Bu sefer de kadro gereği başka biri Hulusi Kentmen ‘ in karşısına babacan komiser rolüyle dikilmiştir. Durumu anlatıp bir sürü akıl verdikten sonra teslim eder üniversiteli genci babasına. Çocuk, son işinde yakayı ele vermiş Vito Don Corleone muamelesi görmektedir şimdi. Öyle ya onun yaptığı şey kumarbazlıktan da hovardalıktan da beterdir bir yerde. Teslim tesellüm gereği çocuğu elden alır babası. Sonra da bir yandan sırtına sırtına indirirken tokatları, genç oğlu “ama baba siyaset yapmayacak mıyız biz, bizim de söz hakkımız var” diye savunmaya geçmişken o “al sana siyaset, al sana söz hakkı” diye gelişine sallamaktadır. “Oturup adam gibi okumak varken siyaset senin neyine hergele, memleket meseleleri size mi kaldı” diye feryat etmektedir.
İşte bu kareyi izlerken insanın aklına herhalde en çok da ODTÜ kampusundaki olaylar gelir. Şefin özel tarifinden hallice biber gazıyla marine edilmiş copla karpaçyo kıvamına getirilmiş öğrencilere sanki Hulusi Kentmen “ alın size siyaset, alın size memleket meselesi” demektedir. İşin ilginci seçme yaşının 18 olduğu, seçilme yaşının da bin bir tartışma arasında 18’e düşürülmeye çalışıldığı bir ülkede “al sana siyaset, al sana memleket meselesi” durumunun Pargalı İbrahim Paşa ‘ya hem de bizzat şahsına aynı anda 8 azılı ninjanın birden saldırması kadar saçma olacağı gerçeğidir.
O halde zannımızca ODTÜ kampusuna bir dahaki sefere 2500 polis yerine öğrenci başı 8 ninja girmeli, Hulusi Kentmen de Rocky antremanları yaptıktan sonra Orhan Gencebay klasikleri eşliğinde “Adrian” diye bağırmalı ve sorun da bittabi böylelikle temelinden çözülmelidir.