Bir takvim yılının bitip, yenisinin başlaması elbette küçümsenecek bir durum değildir. Sıradan bir günden, sıradan bir geceden farklıdır. Elbette herkesin böyle bir geceyi farklı bir şekilde geçirme hakkı da vardır. Tabii ki istiyorsa. Bazılarına göre hiçbir anlamı olmayabilir. Ona da saygı duyarım. Beni ilgilendiren bu takvim değişikliği olgusunu farklı görenlerdir. Ama unutulmamalıdır ki günün veya gecenin farklı olması demek insan olmanın gereklerinin ortadan kalkması anlamına gelmemelidir. 

Şimdi bu açıklamalardan sonra dönüp geriye televizyon haberlerine bakalım: ‘’Alkol sınırını aşan sürücü polis kontrolünden kaçarken bir kişinin ölümüne, çok kişinin de yaralanmasına sebep olmuştur. Bir otelde ucuza eğlenen kalabalık bir gurup hastanelik olup yakınları tarafından omuzlarda hastanelere veya ambulanslara taşınmıştır. Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesinde çok sayıda tacizci sivil polisler tarafından yaka-paça polis merkezine götürülmüştür.vs…’’

İşte bu olmadı beyler. Olmadı ki hiç olmadı! 

Bu takvim değişikliğini bu denli rezil etmeye hakkınız yoktur. 

Bu rezilliklerin sebebi alkol değildir. Bu rezilliklerin tek sebebi vardır. O da alkol almayı bilmeyen, insan olmanın, insan gibi yaşamanın ne demek olduğunu bilmeyenlerdir. Alkol almak saçmalamak, kendinden geçip, eğlenceye gelenlerle yaka-paça kavga etmek değildir ki. Biz ne yapıyoruz? Alkolü Temel gibi alıyoruz. Hadi bugünkü yazımız Temel’in alkol hikayesi ile bitirelim. Temel gece geç saate kadar alkol alıp eve gelmiş. Fadime bakmış Temel’in üzerine ve sormuş: Nedir bu halin? Kendinden emin olan Temel: ‘Muhtar üstüme kustu.’demiş. Biraz daha üstüne giden Fadime bakmış ortalık iyice berbat. Temel demiş Muhtar üstüne sadece kusmamış, donuna da sçmış.

 

İçki böyle içilmemeli. Yılbaşı böyle kutlanmamalıdır. Kültürümüzü geliştirmez, bilinç seviyemizi yükseltmezsek daha çok yılbaşı rezillikleri yaşamaya devam ederiz. Tekrardan mutlu yıllar….