JOHNSON’UN MEKTUBU (ABD Başkanı)
Ama,yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde, emperyalizmi kovan bir ulusun çocukları. Aynı yüzyılın ikinci yarısına, emperyalizmin denetiminde girdiklerinin
Farkına ancak Johnson’un mektubu ile varabildiler. Bu mektup olayların iç yüzünü bilenler için ülkenin içinde bulunduğu şartların Emperyalizmin iç yüzünün kamu oyuna anlatılmasında. Somut bir örnek olmuştu.
ABD’nin çirkin yüzü halka gösterilebiliyordu artık. Ancak belli çevreler. Ne de hala. ABD yardımının (çiftçiye destek yardımı vb.) ülke çıkarlarına ters sonuçlarını kavrayabilmişlerdir.
1947 anlaşması, Cumhurbaşkanlığı sırasında imzalayan İsmet İnönü, mektuba karşı tepkisini şöyle vurguluyordu:
“Yeni bir dünya kurulur, Türkiye bu dünyada yerini bulur.” Bu sözlerin bir başka anlamı şu idi: Türkiye dış ilişkilerini ve elbet iç işlerini yeni ve ABD dışında bir anlayışla düzenleyecektir. (Birkaç gün önce Rusya’nın en güçlü adamı Putin’in ziyareti çok anlamlıdır.)
ABD buna izin veremezdi. Vermedi de! Koalisyonun yıkılışı General Poter’in gelişi. Süleyman Demirel’in sahneye çıkışına kadar uzanan olaylar.Hatta 12 Mart’ı ve günümüzü etkileyen konular.12 Eylül 1980 harekatı. Bütün bu olayların Abdullah ÖCALAN’ın paketlenip postalanması. İdam kararının kaldırılması. Şimdiki karşılaştığımız zorlukların arkasında NATO şemsiyesi altında bulunduğumuz içindir.
Jojnson’un mektubu ile uyanmaya başlayan kamu oyu. ABD yardımının gerçek nedenlerini ve amaçlarını öğreniyordu. O güne kadar gizli tutulan belgeler açıklanıyor. Yabancı basından aktarılan yazılarla da, NATO ‘nun gerçek yüzü aydınlanıyordu.
Anlaşılıyordu ki, yardımın gerçek amacı, emperyalizmin egemenliğini sağlamak. Ülkeyi çok uluslu şirketlerin sömürü çarkına sokmak idi.
Askeri yardımın amaçlarını bir ABD kaynağı şöyle açıklıyor: “ Askeri yardımlarımızın asıl amacı, az gelişmiş ülke askerlerini ABD ideolojisine göre yetiştirmek. Onlardan gelecekte, gerektiğinde o ülke yönetiminde yararlanmaktır.”
(Mc Namara’nın 1967 tarihinde Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler Komitesinde yaptığı konuşmasından)
Görülüyor ki, ABD, yardım adıyla, kendi ideolojisini de benimsetme yolunda çaba harcadığı az gelişmiş ülke askerlerini. Ulusal ilkelerden de uzaklaştırmak. Kendi halkına karşı kullanmak istiyor. Atatürk’ün 1920’lerde, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında söylediği şu sözleri unutmayalım: “ Bir millet, varlığını ve haklarını korumak yolunda, bütün gücüyle, bütün görünür ve görünmez güçleriyle ayaklanmış ve karara varmış olmazsa. Bir millet, yalnız kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlıyamazsa . Şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. “ Oysa, Türk’ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.” “Öyleyse, ya bağımsızlık, ya ölüm.”
En güzel günler sizlerin olsun. Sevgi ve saygılarımla.
Vefat ve Başsağlığı
İlçemizde ikamet eden akrabamız eski Fatsa Belediye Başkanlarından İhsan Topaloğlu’nun kız kardeşi Gülseren Ömeroğlu’nu,
Halamızın torunu Samsun- Bafra’da ikamet eden Osman Çamaş’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Her iki akrabamıza Allah’tan rahmet ailelerine, sevenlerine sabır ve metanetler dileriz.
Rüştü Güley ve Ailesi