AH O TÜRKAN YOK MU TÜRKAN
Devir 20. yüzyıl. Televizyon ekranlarında Seksenler adlı dizide meydandaki kahvehanede dönüp duran bir muhabbet. Çevre sakinleri kahvecinin oğlunun mahalle arasında yapılacak olan sünnet düğününde hep bir ağızdan söylenecek şarkıları seçmeye çalışıyor harıl harıl. Lakin darbe olup Genel Kurmay Başkanı Kenan Paşa ‘ nın “yurttaşlarım” diye başlayıp “ikinci bir emre kadar” diye devamını getirdiği o meşhur konuşmasının üzerinden ancak birkaç hafta geçmiş. Dolayısıyla mahalle sakinlerinden kurulu gönüllü gayrı resmi heyet tıpkı bir TRT Üst Kurulu titizliğinde Sakıncalı Olmayan Parça avında.
Biri “pencere açıldı Bilal oğlan piştov patladı” yı öneriyor ancak öneri piştovun patlamasından da hızlı bir şekilde malum sebepten reddediliyor. Ardından akıllarına “biz Çamlıca ‘nın üç gülüyüz” geliyor amma velakin 3 organizeye girer zinhar olmaz, fevkalade sakıncalı diyerek hemen vazgeçiyorlar. Bakıyorlar işin içinden çıkılamıyor durumu sözde masum aşka, sevgiye bağlayıp soluğu kurtarıcı Ümit Besen ‘ de alıyorlar. Daha içlerinden biri onun ünlü şarkısı “alışmak sevmekten daha zor geliyor, alışmak bir yara bağrımda kanıyor” der demez atılıyor ötekisi bize sormazlar mı “neye alışmak zor geliyor canım benim, darbeye alışmak mı zor geliyor, askere alışmak mı zor geliyor” deyince bırakın sakıncalı olmayan şarkı bulma işini hani neredeyse sünnetten bile vazgeçecek duruma geliyorlar.
Devir bu sefer 19.yüzyıl. Başta II. Abdülhamit Han var. Sultan II. Abdülhamit de malum olduğu üzere Süleyman Demirel gibi 7 kere gelip 8 kere gitmek durumu nasip olmasa da birden fazla kez iktidar şerbetinden içmiş bir zat. Ancak onun döneminde de bazı sözcükler sakıncalı. Mesala “yıldız” kelimesi mevzu bahis bir sarayın da adı olmasına rağmen yasak. Rivayete göre padişah efendimiz “yıldız” deyince lafı burnunun üzerine alıyor. Dönemin Darülbedai’ si yani Şehir Tiyatroları modern her oyunu oynuyor ama büyük burnuyla nam salmış Cyrano De Bergarac malum meziyetinden dolayı Osmanlıya yasak. Midas’ ın kulaklarından hallice o mübareğin vedahi imasını bile yapanın kapısında Teşkilat ‘ ı Mahsusa’nın ilk hali beliriveriyor.
Devir bu sefer de 16.yüzyıl. Bittabi bu yüzyıl biraz daha farklılık arz etmekte. Çünkü devrin zaten bizzat kendisi muhteşem. Barbaros Hayrettin Paşa orada, Mimar Sinan orada, Taşlıcalı Yahya orada. Matrakçı Nasuh Efendi var, Pargalı İbrahim Paşa var, Hürrem Sultan var, Kanuni Sultan Süleyman var.
Ve bugün 21.yüzyılda 16. yüzyılda geçenleri anlatan dizi neredeyse yasaklanmanın arifesinde. Nedeni de rivayet olunan pek renkli harem hayatı. Koskoca Devlet Erkânı onca ekonomik, siyasi mesele dururken, terör alıp başını gitmişken dizi ve sanat eleştirmenliğine mi merak sardı nedir? Bu gidişle MGK ‘ da yakın tehlike bahsinde bölücülükten bile önce muhteşem yüzyıl ele alınırsa şaşırmayın siz.
Ecdadımıza sahip çıkmak güzel de biz vakti zamanında bir başbakan idam etmiş ülkeyiz. Eski bir cumhurbaşkanının zehirlenme iddialarına karşı yapılan otopsinin raporu Mad Men ‘ in yeni sezonundan bile daha merakla beklenmekte. Bir diğer cumhurbaşkanı halen darbe menşeli yargının önünde. Malum davalarla bir sürü emekli asker, kurmay ve kuvvet komutanı halen tutuklu cezaevinde. Ecdadın hali böyleyken bir diğer ecdat Sultan Süleyman ‘ ın haremi yine iyi valla? En azından cennet mekanda hak eceliyle vuku bulmuş. Hem bunun adı üstünde Harem. Yılmaz Özdil ‘ in de dediği gibi oradaki bütün kadınların padişahın dünya ahiret bacısı olacak hali de yok. Malum usul, gelenek de belli. Sultan şükretsin o devir daha özelleştirme yok. Yabancılara mülk hakkı ya da özelleştirme kapsamında dış ödeme bahanesiyle Harem kim bilir hangi Tudor ‘ daydı, hangi gâvurun bohemindeydi şimdi?
Bugün yatıp kalkıp Kürecik konuşulurken bir yandan İsrail ‘e kafa tutmanın öte yandan bizzat İsraillilere satışı yapılan malların yaman çelişkisi zihinleri bulandırıyorken malum bir sosyal paylaşım sitesinde İsrail’in son aldığı payla Aselsan ‘ daki hissesini %251 e çıkardı geyikleri yapılıyor. İletişimin göbeği Telekom ‘un çoğu hissesi de Telekom assisTT adıyla yine elden çıkarılmışken Sultan ‘ ın haremi renkli olsa ne olur?
Bu iş 3 çocuğu olan kadının yıllar sonra çocuklarının babasıyla evlenmesi sonra da yüz görümlüğü almadan duvağını açtırmayıp buse vermemesi gibi bir şey herhalde. Bir nevi hani o hakikaten sevdiğimiz Türkan Şoray kuralları yani. Keşke Hürrem Sultan ‘ dan da beklediğimiz üzere Türkiye ‘ nin de İsrail’ karşı bu Türkan Şoray kanunlarından olsaydı da kan ter içinde alınan bu topraklar ve haklar ecdat utandırılmadan yine tamamıyla bizim olsaydı. Yoksa söylemler, kafa tutmalar belli ki yüz görümlülüğünden hallice az biraz sembolik olsa gerek.
Keşke İsrail de meydanlara çıkıp Demet Akalın ‘ ın şarkısını İbranice “dün gece birkaç film seyrettim, içim çıktı ağlamaktan, ah o Türkan yok mu Türkan öptürmedi yine dudaktan” diye hep bir ağızdan söyleyerek Türkiye ‘ye ithaf etseydi. Ne olurdu? Varsın Kanuni Sultan Süleyman iki Gülfem bir Mahidevran arası velev ki Hürrem Sultan ‘ a veda busesi vere dursun. Gazze ‘ de, Batı Şeria ‘ da kundaktaki bebekler katlediledursun varsın ülkece bizim canımız sağ olsun.