İSTEMEM EKSİK OLSUN
Hayatta en zor zanaat muhalif olmaktır. Çünkü muhalif olan Maveraünnehir misali iki nehir arasında kalacak ve ne İsa ‘ya ne de Musa ‘ ya yaranamayacaktır. Ebedi ikametgâh Araf olmuştur artık. Çünkü diğer muhalifler kendi muhaliflik konularının üstünlüğünden dem vururlarken mevcut iktidar da sırtını sıvazlamayacaktır elbet müzmin muhalif arkadaşımızın.
Oysaki her devir için genel geçer olan aynıdır. Reklamdaki esnaf arkadaşın “dönemiyorum Mustafa ağabey” serzenişine karşılık Mustafa Keser’in reklam icabı da olsa “dönersin esnaf kardeşim dönersin, bak böyle dönersin” deyip mendiliyle yaptığı örnek folklor reklamdan çok bir çeşit hayat dersi niteliğindedir. En ala yaşam koçu, en tanınmış yoga eğitmeni, en baba felsefeci veremez bu dersi insana.
Muhalif adamın hayatı HD formatında full megapixel Talihsiz Serüvenler Dizisi gibidir. Hani nasıl derler babası ölür gidemez, çocuğu ölür göremez cinste ve cinsliktedir hayat onun için. Birileri “bu değil, bu da değil, bu hiç değil, anlamıyorsunuz beni” diye söyleyedursun o dışarıda deli dalgaların gelip bulunduğu yerin duvarlarını yalamasını bekler gönlünün en aldırmayanıyla birlikte. Üstelik o duvarlar da bir rezidansın duvarları olmayacaktır, her daim çok daha minimal olacaktır gerçekte.
Muhalif adamın en çok da çizgisi hiç değişmez. Yedisinde ne ise yetmişinde de o olmakla kalmaz, her daim her çağ kalıp aynı kalıptır. Sonları Aristo gibi baldıran zehiri de, Galile gibi zoraki dünyanın yuvarlak olmadığını mahkeme önünde söylemek zorunda kalmak da olsa muhalif adam canı pahasına hep muhalif kalacaktır. Her daim istemem, eksik olsun! diyecektir. Her ne kadar inkâra da zorlansa lafın bir yerinde “siz öyle deseniz de demeseniz dünya yuvarlak işte” ye bağlar. Tıpkı atı Rosinante ile değirmenlere karşı savaşan Don Kişot gibi de efsaneleşen o olur günün sonunda.
Bu adamlardan biri de 17.yüzyıl Parisinde yaşar. Bergeraclı Cyrano ya da Pala Remzi ‘ den hallice Cyrano De Bergerac derler onun adına. Cyrano nerede dalkavukluk görse tüyleri diken diken olur. Şiir, eleştiri, haddini bilmeyene haddini bildirmek onun işidir. İşi ainesi olunca kişinin ne kardinal tanır, ne mareşal. Yalan bilmez dili yüzünden, değil Paris ‘ in dokuz köyünden neredeyse Fransa ‘dan kovulacak hale gelir. Ama asla aman dilemez. Gururu o meşhur burnundan bile daha büyüktür. Kendisine “avanak” diyenlere de “memnum oldum ben de Cyrano De Bergarac” diyecek kadar da nüktedandır. Aslına bakarsanız çok da zekidir kâfir.
Davranışının nedenini soranlara da balatların meşhur dünyasında yine bir muhalifliğe imza atarak tarihe geçen ve sahne sanatları dünyasına bodoslama giren bir tiratla karşılık verir. Karşılık verirken de sorar onlara.
“Ne yapmak gerekir peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
İstemem! Eksik olsun!
Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi
Bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi
Kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı?
İstemem! Eksik olsun!
Herkes gibi koşarak, yabanın zenginine methiyeler mi yazmak yoksa
Nazırın yüzü gülecek diye bir an karşısında takla mı atmak lazım her zaman?
İstemem! Eksik olsun!” deyiverir ve sonunda da üzerinde hayat boyu sahip olduğu tek giysisi, aç ama gururlu lakin günün sonunda en şerefli ve çokça da kahraman olarak istemem eksik olsun dediği dünya ile geride kalanları baş başa bırakarak son nefesini verir.
17.yüzyıldan bu yana dünya halen aynı yalan dünya iken, 81 yaşındaki ihtiyar kadın ile daha yaşına gelmemiş günahsız masum bebekler göz göre göre katledilirken, kabahat meziyet sayılmakta, özür de kabahatin yerini almakta, dünyanın çivisi de giderek çıkmakta iken var olduğu söylenen insanlık mı, tpkı Cyrono ‘ nun da dediği gibi “ hiçbirimiz istemiyoruz aman eksik olsun!”