Görüntülenen Sayı: 2160
2803 | Yayım Tarihi: 16 Kasım 2012 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » BIRAKALIM ŞU FANATİKLİĞİ

BIRAKALIM ŞU FANATİKLİĞİ


Facebook'ta Paylaş

  Maalesef şahsımda dahil Türk toplumunun en büyük hastalığı ‘Fanatiklik’. Bu virüs damarlarımıza birileri tarafından enjekte ediliyor ve bunun ilacı ise henüz icat edilmedi. Ama benim bir formülüm olacak yazının sonunda.

Hepimiz birbirimizden ayrı takımlar tutuyoruz, ayrı siyasi görüşümüz var, ayrı liderleri seviyoruz, ayrı etnik kökenlerimiz var, ayrı dini görüşlerimiz, bunlar normal. Fakat bu ayrımların bize fanatiklik seviyesinde dönüşü oluyorsa, işte orada sıkıntı başlıyor. Mesela benim küçüklüğümde Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon, Bursa gibi takımların maçlarını, seyirciler yan yana izliyordu. Şimdi yapın bakalım aynı uygulamayı, Fenerbahçe- Galatasaray, Trabzon-Galatasaray, Beşiktaş-Bursa, Trabzon-Fenerbahçe maçlarında, yapabiliyor musunuz? Yapmayı bırakın, teklif dahi edemezsiniz. Sadece aradan 20 yıl geçmiş ama tüm ortam değişmiş. Bunun nedenini iyi irdelemek lazım. Onlardan evvel, Metin Oktay, Lefter, Baba Hakkı, Necmi Perekli gibi sadece futbollarıyla değil, kişilikleri ile de iz bırakmışlardı belleklerimizde. Şimdi ise sahada topçu, tribünde taraftar, gırtlak gırtlağa. Hepimiz çok çabuk unuttuk, o formaların bir tarafında da ay yıldız olduğunu.
Sadece sporda değil, siyasi görüşlerde fanatizm iliklerimize işlemiş durumda. En çok 80’li yılların sonunda hortlayan sağ-sol çatışması, kardeşi kardeşe düşürdü. Bunda en büyük zararı görmüş şehrin çocuklarıyız biz. Babalarımız, analarımız o dönemleri anlatırken, sanki kendimizi gerilim filminin içinde hissediyoruz. O savaşın hiç kazananı olmadı. Şimdilerin yeni modası ise, AKP taraftarı ile CHP taraftarları arasında yaşanıyor. Birisi ne seviyorsa, karşısı ondan nefret ediyor. Ortası yok. Ya oradasın, ya da karşıda. 10 Kasım’da misal, ‘ Olmasaydın Olmazdık’ diye bir slogan vardı, Atatürk için. Atatürk’ü çok sevmeme rağmen bana bu slogan çok iğreti geldi. Bir insanı sevmek ayrı şey, onu haşa Allah mertebesinde veya babamız mertebesinde görmek ayrı bir şey. AKP taraftarları ise yüklenmişler Atatürk’e. Demedikleri hakaret kalmamış. Bu doğru mu peki? Kesinlikle yanlış. Bu memleketin kurtulmasında en büyük emeğin sahibine hakaret edeni, Allah çarpar. Bu işin bir ortası bulunabilinirdi ama olmadı. Bu oyunun mimarları yine bir güzel ayrıştırdı bizi.
En tehlikeli fanatizm ise Güneydoğu’da yaşanıyor. Kendini Kürt sanan ama ne olduğu belli olmayan ‘yaratıklar’ açlık grevinde. Neymiş efendim elebaşları apo çıkacakmış, hakları varmış.’Yüz binlerce insanı biz teröre kurban verdik, o şehitlerin yaşama hakkı yok muydu?’ demezler mi insana? Ama işte sorun orada, onlar ‘insan’ değil. Onlar fanatizm doruklarında gezen yaratıklar ve maalesef onlar verilen görevlerini layıkıyla yapıyorlar. 
Peki bu oyun nasıl bozulur?  Daha ana okulda Çanakkale’ye o minicik çocuklar götürülerek, bozulur. İlköğretimde ders müfredatına, Çanakkale dersi koyularak bozulur. Lisede matematik dersinde, öğrencilere bizzat Çanakkale cephesinde, bir metrekareye kaç mermi düştüğü hesaplatılarak bozulur. Elin Japon’u, çocukları daha eğitime başlamadan, atom bombası yemiş Hiroşima’ya götürüyor. Sonra hızlı trenlere bindiriliyor. ‘Biz bir atom bombasıyla bittik ama yıkılmadık, çalışarak bu teknolojiye geldik’ demenin, daha güzel bir yolu var mı? Bizim Çanakkale’miz hepsinden daha değerli. Çünkü biz orada yıkılmadık, biz tam orada ‘BİR’ olduk. Orada Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Çerkez, Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonlu, ve hepsi Atatürk’ün gibi bir liderin komutasında dünyaya kafa tuttuk. Orada savaşın çok ötesinde bir şey yaşandı. Sadece insan gücüyle kazanılmamış, inancın zaferi olmuş bir savaştır Çanakkale. Biz eğer eğitim sistemimizi bunun üzerine kurarsak, bizi hiçbir düşman yıkamaz, bölemez, ayrıştıramaz. Yeter ki ecdadımızın, bu vatan için ne yaptığını o çocuklar hissetsin, işte o zaman görmeyen gözler görür, duymayan kulaklar duyar!
 

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.