‘İSTANBUL’; İYİ İLE KÖTÜNÜN KARDEŞ OLDUĞU ŞEHİR!
Geçtiğimiz hafta, dört günlük bir iş seyahati yaptım İstanbul’a. Beş yıllık üniversite hayatımı bu memlekette geçirmiştim. Aşıktım aslında bu şehre, üniversitede ki son yılıma gelinceye kadar. Son yılımda birden trafiğinden, şartlarına kadar beni boğmaya başlamıştı İstanbul. Artık o genç yaşımda beni, psikolojik ve fizyolojik olarak yoruyordu bu taşı toprağı altın şehir.
Aslında ne gelmemişti ki başıma İstanbul’da. Az daha iki kapkaççı tarafından öldürülüyordum Hasanpaşa’da, çaldıkları Nokia 8210 telefonum uğruna. Ve beni orada bıçaklayacaklarken, kasabından, manavına kimsenin yardım etmeyip, elinde bebek arabaları olan iki kadının yardım etmesi hala gözlerimin önünden gitmiyor. Yüreğin cinsiyetle alakasız olduğunu, işte ilk orada görmüştü bu gözler.
Birde Fatsa’dan oraya giden biri en çok selam vermeyi özlüyor. Orada öyle bir yabancılaşma var ki mahalledekiler birbirini zaten tanımıyor da, karşı kapı komşun bile seni tanımıyor. Dışarı çıkınca ancak seni mahallende ki bakkal tanıyor. Onunla da muhabbet ne haber, nasılsından öteye gitmiyor. Ama Fatsa öyle mi? Bir çıkıyorsun çarşıya, iki metrede bir durup muhabbet edecek eş-dost buluyorsun. Hele de Disko kasetin önündeysen, orada ki muhabbet tam bir psikolojik terapi niteliğinde. Hem de inanamayacaksınız ama beleşe.
Bizim akşam trafiğine takıldığımız süre sadece on dakikayken, İstanbul’da dört-beş saati rahat bulabiliyor. Aslında insanlar, yarı ömrünü trafikte beklerken geçiriyor. Sabah altıda yola çıkıyor çalışanlar, saat sekizde işyerine varıyor. Fakat adam daha işe başlamadan yorulmuş oluyor. Metrobüs diye bir şey icat etti, Büyükşehir Belediye. Tam bir komedi. İlk önce elektrikli, raylı filan olacakken birden projeyi bilindik İETT otobüslerine çevirdiler. Eyvallah trafik derdi yok ama bildiğiniz tekerlekli konserve. Öyle ki ayakta giderken bir yer tutma ihtiyacı duymuyorsun. Çevrendekilerle, kendine sevgi çemberi kuruyorsun. Herkes sonra akraban oluyor.:)
Bu sebeplerden ötürü bu sefer beni biraz daha yordu İstanbul. Kimse kimseye yardım etmediği, sadece anlamsız bir koşuşturma olan bir şehir yarışması olsa, dünyadaki metropoller içinde ilk üçe oynar. Sevimli yönleri yok mu? Var tabi ki. Vapurla karşıya geçmek hala muhteşem. İnsana bütün yorgunluğunu unutturuyor. Başbakanından, bakanına, sporcusundan, sanatçısına herkesle her an karşılaşama şansınız var. Benim gibi biraz da yırtıksanız, çok rahat muhabbet edebilirsiniz onlarla. Her şeye çok rahat ulaşabilirsiniz fakat internet çıkalı artık uzaklarda yakın oldu. İstediğiniz her tür alış-veriş bir tıkla evinize ulaşıyor. Tabi ki devasa alış-veriş merkezlerini gezme zevkinden de mahrum kalıyorsunuz o zamanda. İyisiyle kötüsüyle yine de iyi ki var bu Evliyalar şehri. Ama Allah büyük dedemden razı olsun ki Fatsa’ya gelmiş. O koca İstanbul’u değişmem şirin Fatsa’ma.