KOMÜNİST LEYLEK
Muzaffer İzgü kısa öyküler yazar. Kitapları da haliyle kısa öykülerle doludur. Bu kısa öykülerden biri Komünist Leylek adını taşır. Vaktin birinde tabii bundan yıllar önce bir garip mahalledeki evin birinin çatısına leyleğin biri musallat olur. Özenle yapar yuvasını leylek. Mahalle halkı da sessizce takip etmektedir leylek efendiyi.
Derken gel zaman git zaman leylek önce çocukların diline düşer ardından da büyüklere dedikodu malzemesi olur. Malum leylek hakkında her gün bir son dakika geçmektedir artık mahallede. Bir gün olan olur leyleğin aslen ruslar tarafından gönderildiği, zatıâlilerinin bizzat komünist olduğu haberi yayılır. Mahalleliyi alır bir merak. Zavallı, her şeyden önce ekmeğinin peşindeki leyleğin adı da çıkar komünist leylek ‘e.
Evin sahibinin de haliyle durumdan haberi olur. Mahalleli artık uyku uyumamakta leyleğin izini sürmektedir. O, yok der anlamazlar, vallahi değil der dinlemezler. Sonunda ev sahibi de pes edip başlar mahalleliyi dalgaya almaya. Hiç üşenmez oturup bir mektup yazar. Sonra da mektubu leyleğin yuvasında buldum der. Mektuba bildiği bütün ne kadar rusça kelime varsa yazar. Kalaşnikof yazar, da yazar, Gorbaçov yazar, mıncık mıncık gelirov der. Tüm mahalleliye mektubu bir güzel gösterir. Bunu gören ahaliyi de alır bir panik. Uyku haramdır artık onlara. Ev sahibi de kıs kıs gülmektedir içinden.
Günler komünizm tehlikesiyle kâbus tadında böyle geçerken nihayet leyleklerin göç vakti gelir. Bizim leylek taşı tarağı toplayıp sıcak memleketlere giderken bir komünizm tehlikesi daha nihayet böylece savılmış olur. Malum dönem soğuk savaş dönemidir. Zaten asi ve asil kahraman Rambo da bu Rusların tekmilini birden sevmemektedir.
Keza eskiden beri Türk insanının kanatlı cinsiyle hep de bir sorunu olmuştur. Misal bakınız Hazarfen Ahmet Çelebi. Kanat takıp Galata ‘ dan aşağıya süzülen Orhan Veli’ den hallice bir garip Hazarfen Ahmet Çelebi ‘ nin sonu Sultan 4.Murat ‘ ın “efendi haritada kendine münasip bir yer beğen, mümkünse şöyle doğu vilayetlerinden olsun” tavrı olmuştur. Leyleklerin durumu da yukarıda şekil AB ‘ de anlatıldığı üzere malumken ne yapsın bizim Türk hava sahası üzerinde usulca süzülen ecnebi tayyare. O da demirden bir kuş sonuçta. Zira son günlerin flaş haberi indirilen rus uçağı da olunca insanın aklına Hazarfen ‘ dan da önce komünist leylek de gelmiyor değil hani.
Bizim devlet havada uçan karada kaçan diyerekten uçanı kaçanı kovalamayı kendine iç ve dış politika olarak benimsediğinden olsa gerek eurovizyonda komşulardan sıfır puan durumundan komşularla sıfır uyum aşamasına geçtiğimiz şu günlerde buluttan da nem kapılıyor haliyle. O hep şikâyet edilen, atılan taştan, uçan kuştan dahi huylanmaya dayalı dış düşman sendromuna mı yine yakalandık ne? İster demirden ister sahiden olsun kuş dediğiniz nedir? Hem kuşlar hep baharda gelirler ama sonbaharda göçerler ki devletlüm sen sen ol sakın ha şarkıcı Yaşar ‘ın da dediği gibi o kuşlara uyma.