Görüntülenen Sayı: 2156
2803 | Yayım Tarihi: 12 Ekim 2012 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » FAKİR EDEBİYATI

FAKİR EDEBİYATI


Facebook'ta Paylaş

 Yaşlı bir alman kadın değişen zaman içerisindeki alışveriş alışkanlığını anlatmaktadır. Kendisi yıllardır alışveriş eder. Hem de yıllardır her zaman aldıklarından ne bir eksik ne de bir fazla. Her seferinde aynı markete gitmekte ve aynı şeyleri almaktadır. Sonra kasaya geldiğinde tek tek hesaplanır aldıkları ve o da yıllardır aynı şeyi yapmaktadır o anda. Parası yetmediği için hepsini bir bir bırakıp marketten çıkmaktadır.

 
Sonunda bir gün sorarlar yaşlı kadına neden böyle yaptığını. O da eğer kendisi gibi fakir ve giderek de fakirleşen insanların marketlere hiç gitmemesini doğru bulmadığını anlatır. Sonra açıklar  “eğer bizim gibiler buralara gitmezse o zaman tepemizdekiler marketlerdekilere hiç mi hiç ihtiyacımız olmadığını düşünürler, ama markete gittiğimizi ve onları alamadığımızı görürlerse işte o zaman belki farkımıza varırlar”   der. Bu bir Bertolt Brecht öyküsüdür.
 
Ona göre iyi insan olmak da hayatın temel amacı değildir aslında. Amaç geride iyi bir şeyler bırakmak olmalıdır. Yoksa iyi insan olunca, o aynı iyi insanı öldüğü vakit iyi bir kürekle ondan iyi olmasın iyi bir toprağa falan gömdükleri de yoktur. O iyiliğin de başarının da tek başına sahiplenilmesine karşıdır temelde. “Tarih kitapları hep kahramanları anlatır oysaki”  der. Sezar da Makedonyalı Büyük İskender de hep o büyük işleri sanki tek başlarına yapmışlardır. Bertolt Brecht de haklı olarak  “bunların bir aşçıları da mı yoktu”  diye sorar en mantıklısından. Koskocaman savaşlar tek adamla mı kazanıldı acaba diye hayıflanır.
 
Ardından  “köpekbalıkları insan olsaydı ya o zaman ne olurdu”  diye kafa yorar. Acaba büyük balık küçük balığı yer miydi diye sesli düşünür. Öyle bir durumda zavallı küçük balık huzur, mutluluk ve cennetin ta kendisinin büyük balığın midesinde olduğuna inandırılırdı der. Denizin altında oluşması muhtemel tuhaf milliyetçiliklerden, din sömürülerinden bahseder. Yani denizin altı medeniyetin beşiği bir kültür yuvası olacaktır ona göre bu halde. Aman insanın el atmadığı bir tek orası kalsın diye niyetini belli eder sonunda kabaca.
 
Bir de her şeyin fakirler için olduğuna inanır. Çünkü sefillik de sessizlik de her daim fakirler içindir. Lakin ekmeği için susar cahil olmayan fakir. Bazı şeyleri onaylamaz belki ama değil sesi kuru bir esi dahi çıkmaz çıkamaz. En çok da savaşlar fakirler içindir ona göre. Eğer başımızdakiler barıştan dem vuruyorsa belli ki savaş çanları çalmaktadır. Hele bir de savaş demişlerse seferberlik emri zaten çoktan kapıdadır. Ama hep fakirlerin ve de hep savaşa karar vermeyenlerin çocukları ölür. Vatan, millet, sakarya nidalarıyla birilerinin daha zengin olmasına hizmet etmekten başkaca da bir işe yaramayan, hayalleri sonucu gözleri kapanmış, dilleri lal olmuş gençler eni sonu  “cahildim dünyanın rengine kandım, hayale aldandım benimdi sandım”  dediğinde iş işten çoktan geçmiş olur her seferinde.
 
Bu iş öyle bir iştir ki 80-90 sere önceki Almanya ‘ da da 21.yüzyıl Türkiye ‘sinde de o iş hep aynı o iştir. Eninde sonunda her fakir ya da cahil dünyanın sahte seyrine kanar, zengin diğerlerinin hayallerine aldanır. Bunu en iyi bir Bertold Bretch bir de savaş sonrası toprağın altında yatan bilir. Değil 80-90 sene bin yıl da geçse durum her yerde her daim hep böyledir.                                             

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.