ATEŞ ÇEMBERİ
Ülkemiz zor günler geçiriyor. Etrafımızı saran ateş çemberi, her geçen gün daha fazla daralıyor. Akçakale’de beş kişinin hayatını kaybetmesi ve hemen akabinde buna top atışıyla karşılık verilmesi, Suriye’deki savaş ortamının içine çekileceğimizi gösteriyor.
Bir kısım yorumcular ve kaynaklar, bunun kazayla olabileceğini, Suriye’nin kendini riske atmayacağını söylerken, çoğunluk kesim de bunun bilerek ve isteyerek yapıldığını söylüyor.
Suriye Ulusal Konseyi Üyesi Yaser Al Nagar, ‘Akçakele'ye top mermisi düşmesiyle ilgili, "Bu, Suriye rejiminin Türkiye’ye karşı yapmış olduğu ilk saldırı değildir, son da olmayacaktır. Türkiye’nin bu rejime karşı çok ciddi adımlar atması lazım” diyerek, bizlerin de savaşın içinde olmamız gerektiğini söylüyor.
Suriye hükümeti ise, saldırının isteyerek olduğunu kabul etmiyor ve araştırıldığını söylüyor.
‘Suriye tarafından jet uçağımızın düşürülmesinden sonra yapılan bu ikinci saldırı, artık bardağı taşırmıştır’ diyor Türk hükümet yetkililieri de.
Bazı kesimler de, Suriyeli muhaliflerin bombalama eylemini gerçekleştirerek, Türkiye’yi savaşın içine çektiğini söylüyorlar. Böylece Suriye’ye karşı yalnız kalınmayacak ve muhalifler çok önemli bir destek bulacaklar.
Bir kısım yorumcular da, Amerika ve bazı güçlü ülkelerin, Ortadaoğu’da domino taşı misali yayılan bu isyan hareketinin içine Türkiye’yi de ittiğini ve sonrasında onu yalnız bırakıp, Ortadoğu’da yeni sınırların çizileceğini söylüyor.
Herkes farklı şekilde yorumlarla olayları değerlendiriyor. Üstelik, aylardır yapılıyor bu değerlendirmeler. Belki her bir değerlendirmenin kendince haklı tarafları var. Belki hepsinin içinde doğruluk payı var. Fakat şu bir gerçek ki, Türk dış politikası son dönemde, etrafını saran bu ateş çemberinden etkilenmeyecek tedbirleri alamadı. Suriye’nin İçişlerine fazlasıyla müdahale ve ülkemizde yerleşen muhalifler ve onları koruyan tavır, Suriye hükümeti ile aramızda diplomatik ilişkileri çıkmaza soktu. İlşkilerin bu yönde gelişmesini destekleyen A.B. D ise, şimdi kenardan olayları izler tavrıyla, bize destek olduğunu söylüyor. A.B.D’nin yıllardır sürdürdüğü politikalarının son dönemde, ciddi destekçisi olan bizler, şimdi halkımızn daha fazla zarar görmemesi için ne yapacağız? Daha fazla mı gireceğiz bu çembere, yoksa halkımızı bu ateşe atmamak için başka çözümler mi bulacağız.
Ülkemizin son aylarda Doğu’da ve Güneydoğu’da yaşadığı bunca acı kayıptan ve devam eden iç tehlikelerden sonra, bir de güney sınırımızda yaşanacak bir savaş, ülkemizi daha büyük acılara sürükler. Hiç bir sebep yokken, ne olduğunu anlamadan içine sürüklendiğimiz bu savaş, her bir insanımızn kaybıdır. Başlayacak bir savaş, sadece askeri hedeflerle sınırlı kalmayacak, her halukarda sivil halkı hedef alacaktır. Bu sebeple, bu ateş çemberinden uzak durmak için, hükümet ve Meclis ne gerekiyorsa yapmalı, halkımızı da bu savaştan uzak tutmalı.