BALYOZ NEREYE VURULDU?
Adalet ülkenin temelidir. Bütün adliyelerde, yargıç ve savcıların arkasında bu cümleyi görürsünüz. Doğru sözdür. Bir ülkede adalet yoksa, o ülkenin uzun süreli bağımsız kalması pek mümkün değildir. Hukuk devleti olmak ile kanun devleti olmak da ayrı ayrı şeylerdir. Yasama meclisleri yasa (eski adı ile Kanun) yaparlar. Yapılan yasaların hak ve adalet içermesi gerekmektedir. Hak ve adalet içermeyen yasalarla yönetilen ülkelerde yönetin dağdaki eşkıyanın hakimiyetindeki alanlardan daha tehlikelidir. Çünkü birisi peşinen kabul edilen hukuksuzluk, diğeri hukuki görünen hukuksuzluktur.
Sırf yasaların hukuki, hak ve adalet içerir olası da yeterli değildir. Benzetmemden dolayı kusura bakılmasın: ‘At binicisine göre kişner.’ Yasalarımız esnek olduğundan uygulayıcısının yorumuna göre şekil alabilir. Tabi ki her yasa, ya da her madde farklı yorumlanabilir diye bir kural yoktur. Ancak farklı yorumlanabilecek yasa ya da maddeler vardır. İşte bu durumda çok farklı sonuçlara gidilebilir. Önemli olan gidilen bu farklı yollardan bir noktaya ulaşmaktır. İşte O nokta, halkın istisnasız her kesimini memnun edebilecek noktadır.
Kamuoyunda balyoz davası olarak bilinen ve dönemin hükümetine balyoz vurulacağı iddia edilen dava, geçen hafta bizim gazetenin piyasaya sürülmesinden sonra karara çıktı. Verilen karar benim için sürpriz olmadı. Çünkü yakından izliyordum. Sanık avukatlarının çoğu zamanla bir araya gelip görüştüğümüz arkadaşlar. Özellikle Çetin Doğan Paşanın avukatı Sayın Celal Ülgen ile çok daha sık görüşüp mütalaa yapma olanağı buluyorum. Ortada bir balyozun varlığı doğrudur. Peki ama bu balyoz kime ve nereye vurulmuştur?
Dönemin hükümetine vurulacağı iddia edilen balyozun, balyozu vuracağı iddia edilen askerlere ve Onların yakınlarına vurulduğu sanılmaktadır. Hatta bu nedenle birçok kişi ellerinin baş ve işaret parmakları ile badem bıyıklarını burmaya çalışarak, içlerinden gülümsemeleri de yüzerine vurmaktadır. Ancak olay hiç de öyle değildir. Aslında balyoz hukuk devletine vurulmuştur. Çünkü verilen kararlar (Yukarda belirttiğimiz gibi) toplumun değil tamamını tatmin etmek, büyük bir kesimin antipatisini toplamıştır. Diğer taraftan 2003 yılında yapıldığı iddia edilen ancak 2004 yılından sonra icat edilmiş teknolojiye kaydedilen, devlet tarafından yurt dışı görevi ile yurt dışına gönderildiği tüm kayıtlarda sabit iken, İstanbul’da suç işlediği iddia edilen ve cezalandırılan insanlara yapılan yanlışlıklarla balyoz hukuk sistemine vurulmuştur. Hiç arzu etmiyoruz ama bu acı hukuk faciasının faturası bir gün ülkenin karşısına çıkacaktır.
Sonuç olarak yinelemek istiyorum: Bir balyoz vurulmuştur. Ama bu balyoz ülkenin hukuk sistemine vurulmuştur.