OKULLAR AÇILIYOR
Okullar açılıyor. Çocuklarını ilk kez okula gönderecek, 4+4+4 mağduru anneler, okul heyecanı duymak yerine, ne yapacağını düşünüyor. Bu çocuklarsa, okula gidip gitmeyeceğini henüz bilmiyor. Rapor almak mı doğru, yoksa okula göndermek mi ikilemi arasında gidip geliniyor.
Ülkenin en yetkili kişisi televizyonlara çıkıp, rapor alan annelere, ‘ çocuğunuza ihanet etmeyin, çocuğunuz gerizekalı mı da rapor alıyorsunuz’ diye en sert ses tonuyla sesleniyor. Çocuğun yaşı henüz okul için uygun değildir raporunu, zeka geriliği raporuyla bir tutuyor. Üstelik zeka geriliği olan çocuklara da aynı zamanda hakaret ediyor. Velilerin çocuklara ihaneti ne demektir bunun da yorumunu yapmıyor.
Okullar henüz sınıflarını belirleyemedi, sınıflar halen yetersiz, aşırı bir yığılma var okullarda. Öğretmenler bir haftalık bir eğitimle yeni müfredatı öğrenmeye çalıştı. Fakat onlarda şu an bu sistemde kimin ezilip, kimin daha iyi olacağını bilmiyor. Müfredatın anaokulu seviyesine çekilmesiyle, büyük çocukların durumunun ne olacağı meçhul. Üstelik 4 yıl olan ilkokul eğitiminin, bir de ilk sene müfredatının ana okulu seviyesine gelmesiyle, sonrasındaki ders açığının nasıl kapanacağı bilinmiyor.
Peki şimdi sormazlar mı, madem ilkokul birinci sınıfı, anaokulu seviyesine çekiyorsun, o zaman neden ana sınıfını kaldırdınız da, adını birinci sınıf koydunuz? Neden beş yılı dört yıla düşürdünüz. Neden okul müfredatını son günlerde hazırladınız, bu yönde son ana kadar neden kimsenin bilgisi yoktu. Bir sitem değişirken, öncesinde herşey hazır olmaz mı, tüm öğretmenler bu sisteme hazır olmaz mı, bu kadar aceleye getirilen, yangından mal kaçırır gibi yapılan uygulamanın sebebi nedir? Anneleri böylesine şaşkın, nereye gideceğini, ne yapacağını bilmez halde bıraktırmanın manası nedir? Üstüne üstlük binbir çare arayan bu insanlara, bir de hakaret edip, çocuklarına ihanetle suçlamak nasıl bir anlayışın eseridir?
Bir ülkenin başında olan iktidar, vatandaşına yol gösterip, onun hayatını kolaylaştırmak, daha güzel hale getirmek için uğraşmak yerine, neden sürekli daha fazla zorlaştırmakta ve sürekli yeni kaos ortamları getiren ani değişikliklere gitmektedir. Üstelik vatandaş, bu değişiklikten etkilendikleri ve hayatları zorlaştıkları için, bir de yöneticilerden azar ve hakaret işitmektedirler. Bir iktidar, binlerce vatandaşına birden, televizyon ekranından, nasıl böyle incitici, nasıl böyle hakaretvari sözlerle seslenebilmektedir. Peki bizler nasıl böyle vurdumduymaz oluverdik? Neden çoğunluk artık, sessiz çoğunluk oluverdi. Sürekli aynı filmin tekrarını izleyen bizler, belki de hiç olmadığı kadar güvensiz oluverdik de bir türlü ne yapacağımızı bilemedik, tıplı halen ikilemde kaldığımız gibi, rapor alsak mı almasak mı?