Sinan kimdi diyeceksiniz!..  Ben de tanımazdım onu. Kaza yaptığı modifiye edilmişhışır Şahin otomobilin içinde yavaş yavaş ölürken görene kadar...

1994 doğumluymuş, gencecik... Kazadan iki dakika sonra yanındaydım. O modifiye edilmiş, hışır Şahin marka aracının tavanı uçmuştu. Kendisi direksiyonda hafif yan oturmuşvaziyetteydi. Başı hafif sola kaymıştı, saçlarının arasından akan kan çenesine doğru süzülüyordu. Burnunun sol tarafında toplanmış kan baloncuklar yapıyordu. 

Henüz ambulanslar gelmemiş, kaza sonrası ilk dakikalar. Sinan, başı sola kayık dediğim gibi duruyor. Yüzü giderek beyazlaşıyor ağır ağır ölüyor. Ben Sinan’a baktım ve düşündüm. Sinan’ın annesi, babası benim olduğum yerden oğullarının yavaş yavaş öldüğünü görseler ne yaparlar diye düşündüm. Herhalde feryatları ğöğün katına çıkar. Bunu neden yazıyorum!! “ Gençler, siz ölümü bayılma mı sanıyorsunuz? Geride yaşanacak çok günleriniz var, dikkat edin.

SİNAN NEDEN ÖLDÜ

Bazı çocuklar fıtrattan hareketli olurlar. Kendi gibi bir kaç kişiyi de bulunca takım tamam... Bunlar Türk Hava Kuvvetlerinin kurduğu akrobasi uçak timi “ Türk yıldızlarına özendiler. Uçaklar havada gösteri yapıyor. Sinanlar Elekçi- Bolaman arası trafik lambaları stahil duruma geçince, bunlar amortisör yayı kısaltılmış, çelik cant, geniş taban lastik takılmış arabanın yüksekliği minumuma indirilmiş. Sözde araba hızlı giderken yola yapışıyor, egzoz boşaltılmış, gaza bastığında kıyamet kopuyor. 

Ramazan sahuru bekliyoruz. gece saat 24.00’ü geçiyor. Asfaltın Fatsa tarafından bir cayırtı geliyor. Cem Yılmaz’ın deyimiyle  asfalt ağlıyor. O modifiye edilmiş Şahin üç - dört metre yanımızdan 150 km hızla bir geçti, yüreğimizi  yardı da geçti. Arabaların geçişini anlamayanlar korkudan havaya sıçradılar ve geçen arabaların peşinden ana avrat dümdüz gittiler ama ya 150 km hızla giden gençler bu küfürleri duymadılar. 

Gençler belki hızlı gidiyorsunuz ama bilin ki, insanlar sizin arkanızdan küfrediyor. 

BUNDAN YARIM SAAT SONRA

Yani asfaltı ağlatan timler geçtikten sonra biz yine oturmuş laflıyoruz. Yine asfaltın Fatsa tarafına bakıyoruz.   Bir gümleme oldu. Karşıdan gelen otobüsün önünde bir şeyler sürüklendi, koştuk. Ben otobüs adama çarptı sandım. Bir de baktım, kazın ayağı öyle değil! Ortada tam beş araç hasar görmüş. Tam bir sessizlik oluştu. Otobüs şoförüne “ne oldu” dedim. “Bir gümbürtü oldu” dedi. Minübüs şoförü İbrahim, “ abi! bir gümbürtü oldu, ben buraya savruldum” dedi. ( Koca sanayi dolmuşu , yoldan savrulmuş, yolun kenarında duran bir otomobili pert ettikten sonra 101 Market’in vitrininden içeri geri geri girmiş. Daha geride arkadan yarı beline kadar göçmüş bir Doblo Pikap var. Baktım bizim Cengiz... “Ne oldu “ dedim.  “ Abi, bir gümbürtü oldu” dedi. Anlaşılan kimse bir şey anlamamış. 

Olay yaklaşık şöyle gelişiyor. Otobüs kendi yolundan soldan gidiyor. Otobüsün sağında sanayi minübüsü gidiyor o da ilk sağda iç yola geçecek, sahura eve varacak. Onların yanından Cengiz, Doblo ile gidiyor. Bu üç araç yolda bu şekilde seyir halindeyken arkadan 150 km hızla gelen Sinan (Aracının kadranı 150’de durmuş.) Bu üç aracın arasından pike yaparak geçmeye çalışınca bu olay oluyor. 

Bu kaza fizik kurallarına aykırı . Sinan önünde giden iki araca aynı anda arkadan nasıl çarpıyor? Ama çarpıyor.

Hani Suriye’de düşen  uçağımızın pilotunun botları su üstünde kalmıştı ya! Minübüs şoförü İbrahim’in ayakkabısının biri çarpmadan sonra minübüsün arka minderindeydi.!! Demek oluyormuş.... 

SİNAN’DAN SONRA

Fatsa Em. Md. Trafik polisleri, modifiye edilmiş araçları topladı. Bu aksi çocukların aileleri ile görüştü ama Sinanlar bitmez. Fatsa şehir içi karayolu akışına bakın. 100 km hızla giden tırlar, otobüsler, çimento mikserleri, son model otomobiller... Daha acısı ne biliyor musunuz? Devlet eliyle 150 km hızla geçmesi sağlanan “ BAKANLAR” Dikkat edin! Genç polisleri yol kıyısına, araçlı trafik polislerini kavşaklara dizerler. Bakan Bey’in 150 km ile emniyetli geçisi sağlanır. ( Vallahi Sinan’a da bu intizam sağlansaydı o da kaza yapmazdı.) Devlet bu adamlara geçiş üstünlüğü vermiş, 150 km hızla arkadaşının oğlunun sünnet  vermiş ama Suriye’deki savaşı durdurmaya giderken 150 ile git demiş. Bizimkiler ise 150 km hızla arkadaşının oğlunun sünnet düğününe giderken bu hakkını kullanıyor. Öyle ya! Önemli görevi var. Sünnet olan çocuğun pipisine boncuk takacak. 

PEKİ NE YAPMAK LAZIM!!!

Devrin Ordu valisi Yazıcıoğlu’nun makamına evraklarla bir adam gelir. Evrakları masasına bırakır. “ Efendim, silah taşıma ruhsatı almak için gereken tüm evrakları hazırladım, imza atmanızı bekliyorum” der. Yazıcıoğlu adama bakar, “ hangi sebepten silah almak istiyorsun?” Der.  Adam, “ can güvenliğinden” der. Yazıcıoğlu, “ benim vali olduğum bu bölgede senin can güvenliğin tehlikede ise bende bir aksaklık vardır. Evraklarını al, evine git senin can güvenliğin vardır” der. 

Ramazanın birinci gününden bugüne kaç kişi karayolunda öldü? Karayolu kenarında yalnız bariyer olmadığı için karayolu kenarındaki kanala düşen araçlarda 11 kişi hayatını kaybetti. Peki ne yapmak lazım. Samsun’da liman kavşağında sabit radar var. Altına otomobil 70 km, kamyon 50 km diye yazmış. Sıkıysa hızlı gitsene? Cezanı arkadan gönderirler. 

Önümüzdeki günlerde Yenipazar- Bolaman arasında bir kaza olacak. Neden? İki yolun arasında bariyer yapılmadığı için herhangi bir sebepten kontrolden çıkan bir araç o çukura düşecek sonra karşı şeride geçecek . Karşı şeritten gelen araçla çarpışacak ve onlarca kişi ölecek. 

 

PEKİ BİZİM VEKİLLERİMİZ NE YAPIYOR?

-Bakan Şahin tarihi evleri inceledi. 

-Hamarat ile İhsan Şener FATÇEV iftarında buluştu.

-Aybastı Bld. iftar yemeğinde İ. Şener’e plaket verildi. 

-İhsan Şener Alan Bazlı Destekte düzenleme yapacakmış. 

-Vekil Şener Atatürk İlkokulu’nda incelemelerde bulundu.

- Hamarat, Ankara’da Kumrulular Derneği’nde iftar yaptı. 

-Fatih Han Ünal Ordu- Sakarya depoculukta pilot bölge olacak. 

-Hamarat, kadın el emeği pazarını gezdi. 

Bunun gibi yüzlercesini alt alta sıralarım. 

Vekil oldular ya! Beş yılın keyfini çıkarıyorlar. Bir söz vardır. İç badeyi güzel sev, varsa aklın, şuurun. Çoluk çocuk aç kalmış dünya ne umrun! Türkiye batmış gitmişne umrun olacak diye düşünebilirsiniz.