FINDIK
Bu yıl fındık ile ilgili hiçbir şey yazmadım. Her sene fındık mevsimi geldiğinde ucundan kenarından mutlaka değinirdim. Bu yıl kaderine terk edilmiş fındık üreticisini ben de kaderine bırakmak istedim. Ama olmadı. Baktım (1) Kg. fındığı bile olamayan üreticinin hali ile ilgili bir şeyleri ortaya dökmeye çalışıyor. Ben hem de (Hiç ilgilenip almıyor da olsam) adına tapulu fındık bahçesi olan (sözüm ona) bir fındıkçıyım. Öyleyse neden kayıtsız kalayım dedim.
Neden ‘fındık’ diye başlık atıp, karşısına soru işareti koydum?
Bize okul yıllarında, Türkçe derslerinde, soru cümlelerinin sonuna soru işareti koyulacağı öğretilmişti. Fındık kelimesi başlı başına bir sorudur. İlk başlarda dallarda fındık filizleri olup olmayacağı (Halk ağzı ile doğumların ne kadar olacağı) sorusu sorulur. Diyelim dallar yere yatacak kadar bol doğum oldu. Herkes memnundur. Bundan sonra sabaha karşı nemin olduğu saatlerde kalkılarak ilaçlama yapılır. Bu defa böceklerin zarar verebilip veremeyeceği sorusu sorulmaya başlar. Bu aşama da geçildikten sonra iki felaket daha vardır. Şiddetli yağış ve sıcaktan oluşacak zararlar. Yağış bazen sel şeklinde, bazen de dolu şeklinde olur. Acaba hangisinden ne kadar zarar olacak? Ya da zarar olacak mı?
Diyelim ki bol bol fındık doğdu. Böcek, sel, dolu ve güneş zararı olmadı. Harmana atıldı. Kurutuldu. Soru işaretleri hala bitmemiştir. Bu kadar emek verilmiş, bu kadar zahmete katlanılmış, kurutulup, çuvallara konularak evin uygun bir yerine stok edilmiştir.
Peki ya para edecek midir?
Esas ve en önemli soru budur. Bu sorunun bir diğer özelliği de önceki sıralananlar doğal afet iken bu sorunun cevabı beşeriyetin çözeceği bir sorun oluşudur. Yani hükümetlerin fındık politikası meselesidir. Şimdi her şeyin sonunun hükümete gelmesinden rahatsızlık duyanlar olacaktır. Ancak ne yapalım ki bu benim yarattığım bir mesele değildir. Ülkenin her karış toprağından sorumlu olan hükümet, fındık üreticisinin, hem üretim, hem de tüketim politikasından da sorumludur. Yurt dışında yeteri kadar alıcı oluşturmadan, yurt içinde yeteri kadar tüketim potansiyeli oluşturmadan fındık fiyatlarını serbest piyasa kurallarının belirlemesine bırakmak, fındık üreticisini kaderi ile baş başa bırakmak anlamına gelen bir başka soru işareti değil midir?