KONUMUZ KÜRTAJ
KONUMUZ KÜRTAJ
Sn. Başbakan Cumhuriyetin 100.yılında Türkiye’nin nüfusunun 100 milyon olmasını istiyor. Eldeki gençlerin performansına bakıyor. Uzmanlara hesaplatıyor. Olmuyor, hesaba göre bu rakam 2050 yılına ancak denk geliyor. 2050 kim öle kim kala. Hevesi kursağında kalıyor. Çoktan kendine güven 4’e kadar hanım alsın diye kanun çıkaracak ama bu da resmi olarak uluslar arası normlara uymuyor. Ama gayri resmi olarak adam 4’te alıyor 14’de bu gayri resmi adamlara başbakanda olsa gücü yetmiyor.
Bu sefer olayı kürtaja döktü. Köylü hanımların pek sesi çıkmadı ama çarşı kadınları hemen “istemezük” diye kazan kaldırdı. Başbakan kürtaj cinayettir dedi ama kadınlar tınmadı. Jinekolog doktorlara resmi olarak kürtaj yasaklandığı için rotayı merdiven altı icraata çıkaracaklar. Fiyatları da beş misline çekecekler. Böylece hastanede avaraya kürtaj yapacaklarına el altından beş misli fazla para kazanacaklar. Onlar ellerini ovuşturup olacakları heyecanla bekliyor.
Sn. Başbakan bu sıkıntıyı nasıl hallederim diye kara kara düşünürken “Bana her köyden bir akıllı adam çağırın , Kabakdağı’ndan kim gelirse gelsin” diye emretmiş. Burada ki mesaj halk ne diyor, halk bana ne mesaj veriyor konsepti. Her köyden bir akıllı çıkabilir ama Kabakdağı’nda akıllı gani “Bizde bunu bildiğimiz için Kabakdağı düşünce ve çözüm kulübünü kurduk.” Sn. Başbakanıma konu hakkında bir brifing verdik.
OLAYIN SOSYAL YÖNÜNE BAKIŞ
Biz olaya önce sosyal açıdan baktık. Başbakan kimin eline evlilik cüzdanı tutuşturduysa hemen en az üç çocuk şerhini koyuyor. Damadı, gelini hemen borçlandırıyor ama damadın çalışma alanı kısıtlı. Çocuk doğduğunda problem başlıyor. Hava olsun diye özel hastahanede doğum parası bir dert, iki yaşını geçince özel bir kreşe gitmesi lazım. İlkokula başlamadan bilgisayar, internet alınacak. Ortaokul ise marka ayakkabılar, marka giysiler, üniversiteyi hiç saymıyorum. Üniversiteyi binbir emekle bitirdikten sonra bir işe girmeden aylak aylak sokaklarda dolaşmak tuzu biberi.
Sn. Başbakan çocuk okulları okuyup bitirirken ana babayı bin defa bitiriyor. Bu ana babanın üç çocuğu olursa bin derdi üç bin dert oluyor. Peki sonuç ne? Çözüm nasıl olacak?
Kabakdağı akıl adamlar düşünce kulübü başbakana deklerasyonu şudur: Sn Başbakan kürtajı önlemek ve yeni evli gençlere “üç çocuk yapın “ emrini vermeden önce misal yeni evlenen (detaya girmiyorum) çalışan çiftlere birinci çocuk olunca “maaşları bir misli” artacak ikinci çocukta “iki misli artacak” üçüncü çocukta maaşları “üç misli” artacak bak o zaman verime. Genç çiftler bırakın kürtaj yaptırmayı erkekler her akşam bir kilo mesir macunu ile gelir. Kızlar evlenince kendilerini salıyor. Evlenince balina gibi oluyor, onlar da kocası dışarıda kaçak icraat yapmasın diye kuğu gibi evin içinde dolaşacaklar ve kimse kürtaja tevessül etmez. 2023 e gelmeden hedefe ulaşırız.
OLAYIN MADDİ YÖNÜ
Şimdi bu paraları nereden bulup kaynak aktarması yapacaksın diye sorarsanız “Kabakdağı akıllı adamlar kulubü” ne göre çok kolay. Çözüm kolay Güneydoğu’da 30 yıldır devam eden savaş var. 30 yıldır uçaklarla, tanklarla, toplarla yalandan dağlar taşlar bombalanıyor. Helikopter düşüyor bunlar hep masraf. Burada görev yapan subay, astsubay, amir, memur. Bunların hepsine çift maaş veriliyor. Şehit olduklarında extra maaşlar bağlanıyor. O dağlarda kaçakcılık yapanlara bile tazminat verip bir de özür diliyorsun. Şehit ailelerine hakları olan dünyanın parasını veriyorsun ama yine de acıları dindiremiyorsun.
İşte sırf güneydoğu’da huzuru sağlarsan “Bu masraflar ortadan kalkar.” Buradan gelen paralar yeni evlileri mutlu mesut eder. Fındık üreticisine senede bir defa dönüm parası adı altında prim veriyorsun. Senede bir defa olsun köylüler nasıl seviniyor görüyorsun. Bu para aynı zamanda oya tahvil oluyor. Bu primleri yeni evlilere her ay verirsen seyreyle kütürdüyü. 2023’te nüfusumuz yüz milyonu geçer. Sizin de hayalleriniz gerçek olur.
DAHA DA OLMADI!!!
Üçüncü alternatif nedir? Bu insanlar hala ilgi göstermiyorsa sağlık bakanının dediği yapılacak yani “ORTA YOL BULUNACAK” Sn. Başbakanla aynı görüşte olan bizler gayret göstereceğiz. Bu topraklar uğruna dedelerimiz şehit oldu! Biz de bu vatanın nüfusunu artırmak için kendimizi telef etmeye hazırız.
EMNİYET MÜDÜRÜMÜZE
ANLATAMADIK
Kaymakamımıza anlatalım dedim!! Eşkiya soytaroğlu gibi yolda dikildim karşısına. Şöyle dikkatlice bakınca bir yanlışlık olmasın diye sustum süngüm düştü. Kaymakam beyle Halkbankası müdürü ikiz kardeş kadar birbirlerine benziyor. Az daha sahildeki trafik sorununu Halk Bankası müdürüne anlatıp çözüm isteyecektim.
Sorunumuz neydi? Sabahları, akşamları fiskobirlik kavşağı ile Kurtuluş Mahallesi Bolaman Deresi önündeki ışıklı kavşak arasında araçlar çok hızlı seyir ediyor. Akşam saatlerinden sonra gece bu sefer sürat ralliye dönüyor. Gençler aralarında 70,00 TL toplayıp son model araçları kiralıyorlar. Sonra gece yarısı sahilde kapışıyorlar. Bunlara bir de sürü halinde hızla geçen motosikletler ilave oldu ki, düşman başına!! Eski model Reno-murat arabalar modifiye edilip yarıştırılıyor. Hızdan ziyade bu bir gürültü yarışması oluyor. O büyük dev gibi tırların korna ile selamlaşmaları bir alem. Çimento mikser araçları ambulanslarla yarışıyor.
Bu anlattıklarım lokal şeyler. Bunların başlarına polis dikip halledemezsiniz ama yola bir hız ölçümü koyup hız kurallarını aşanları tespit edip cezasını adresine gönderirsen insanlar bir daha bu yolu dikkatli kullanmaya başlar.
SİYASİLERİN,BAKANLARIN GEÇİŞİ
Benim tüm ömrüm yol kenarında geçti. Fatsa’dan geçen Cumhurbaşkanı, Başbakan İsmet İnönü,R00;Adnan Menderes, Cevdet Sunay, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Kenan Evren’i bilirim. Özal zamanında ve zamanından sonra bu tür devlet büyükleri son hızla yoldan geçmeye başladılar. benim sevmediğim bir vali vardı. Fatsa’ya geleceği zaman polise sahilde yol kenarındaki araçlar iç yola çektirilirdi. Vali bey 150 km hızla yoldan geçerdi. Bu harekete çok kızardım.
Ama şimdi bu iş bakanlar düzeyinde yapılıyor. Bakıyorum kavşaklar polisler tarafından tutulmuş. Kurtlar vadisi misali siyah siyah araçlar 150 km hızla bir yere doğru gidiyor. Bakıyorsun bakan bey sünnet düğününe gidiyor.
Bu yolda kimin hız sınırını aşacağı kanunla gösterilmiştir. (Ambulans, itfaiye, suçlu kovalayan polis) vs. bu kuralı kim koyar bakanlar. Kendileri uyar mı uymaz. Neden? Çünkü onlar bulunmaz hint kumaşı olarak dünyaya gelirler de ondan!!!