KÖY ENSTİTÜLERİNİN 72. YILI
Atatürkçü Düşünce Derneği Fatsa Şubesi’nin, Eğitim İş Sendikası Fatsa Temsilciliği ve Fatsa Özel Sevgi Kültür ve Sanat Evi’nin katkılarıyla, Fatsa Kültür Sarayında düzenlediği Köy Enstitülerinin kuruluşunun 72. yılı kutlama etkinlikleri büyük bir coşkuyla gerçekleşti. 17 Nisan 1940’da Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç önderliğinde kurulan Köy Enstitüleri kapatıldığı 1952 yılına kadar 1.308 kadın ve 15.943 erkek olmak üzere toplam 17.251 köy öğretmeni ve ülkenin önde gelen çağdaş aydın yazarları ve düşünürlerini yetiştirdi.
Atatürkçü Düşünce Derneği Fatsa şubesinin gerçekleştirdiği 72. yıl etkinliklerinde büyük bir coşku ve katılım vardı. Şiirler, konuşmalar, şarkılar zaman zaman gözyaşlarıyla zaman zaman da alkışlarla izlendi. Öğretmenlerin sevinci ve coşkusu salonda herkes tarafından hissediliyordu.
Köy enstitüleri eğitim sisteminin mihenk taşlarıdır. Günümüzde yaygınlaşan ezberci, sorgulamayan, düşünmeyen ve düşünceden uzak tutulan bireylerin görerek, dokunarak, yaşayarak öğrendiği bir sistemdir. İnsanların çocuk yaşta yaşamı, aileyi, toplumu sorgulayabildiği, insanlar arasında eşitlik ve adalet duygularının var edildiği, bireysel ve benmerkezci değil, toplumcu olmanın öğretildiği yerlerdir köy enstitüleri.
Günümüz eğitim sistemi bireye, sadece ben bilinci aşılayarak, toplumu görmezden gelerek, maddeyi ve maddiyatı ön plana koyarak, hayatın merkezine bireysel bencilliği yerleştirmektedir.
Her geçen gün artan bireysel yalnızlık ve insanlar arası kutuplaşmaların, kendinden olmayanı yok sayan ve diğerinin varlığını dahi kabullenemeyen insanlar çağındayız artık.
Bu çağ eğitimi değil ezberi, bilgiyi değil anlaşılmazlığı, sormayı değil tek bir cevabı kabul etmektedir.
Bu çağ paylaşmayı değil, daha çok almayı, çoğaltmayı değil eskitmeyi, vermeyi değil kendinde biriktirmeyi sevmektedir.
1936 yılında Atatürk’ün direktifi üzerine Eğitmen kursları kurulmasıyla Anadolu Aydınlanması başlamıştır. 1937 yılında dört köy öğretmen okulu kurulmuştur. Bu deneylerden sonra 1940 yılında İsmet İnönü döneminde Köy Enstitüleri kurulmuştur. Hasan Ali Yücel Ve İsmail Hakkı Tonguç Enstitüleri başarıyla yürütmüşlerdir. Köy Enstitüsüne sadece köy çocukları alınıyor ve mezun olduktan sonra kendi köyünde öğretmen olması öngörülüyordu. Parasız yatılı olan bu okullar köy çocuklarını Cumhuriyet aydınlanmacısı ve çağdaş bireyler olarak yetiştiriyordu. Eğitim yapıcı, yaratıcı, uygulamalı ve üreticiydi. 1946 ya kadar bu 21 Köy enstitüsünde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 210 öğretmen evi, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 100 km yol yapılmıştı.
Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor, aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, arıcılık, balıkçılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı öğreniyordu.
Ancak bu çalışmalar toprak ağalarının ve cumhuriyet karşıtı olanların hoşuna gitmemişti. Bu sebeple 1952 yılında köy enstitüleri kapatıldı.
Bu enstitülerde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni ve ülkenin önde gelen, çağdaş, aydın yazarları ve düşünürleri yetişti.
Bu sayede halk kendi gücünün ve bilincinin farkına varıyor, yaşamayı öğreniyordu. Yaşam zevki olan, çalışan ve çalışmaktan mutluluk duyan, topluma varlığıyla güç katan bu insanlar çağdaş, umutlu, güçlü, becerikli, kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız fakat toplumcu bireyler yetişmesini sağlıyordu. Bu bireyler yarınları umut taşlarıyla örüyor, geleceğe çağdaşlık meşalesi yakıyor, çocuklarımız için umut dolu yarınlar inşa ediyordu.
Fakat aydınlıktan ve aydınlanmadan rahatsız olanlar, ülkemizi dışa ve başkalarına bağımlı hale getirmek için uğraşanlar, insanları birbirinden ayrıştıranlar, kendilerini hayatın merkezi sanıp, başkalarını yok sayanlar, bir parça ekmeği hakça bölüşmektense, tüm buğdaya sahip olmak isteyenler, düşünceden ve düşünen insandan korkanlar, çağdaş ve gerçek eğitim sisteminin ve halk aydınlanmasının önüne bir duvar örmüş ve her geçen gün o duvarı yükseltmiştir. Bu duvarı yıkmak ve çocukların gülen gözlerinde yeniden gücü, yaşamı ve gerçek beraberliği yaşatmak elimizde.