KÜLEKÇİ CAMİİ
Geçtiğimiz Cuma günü, saat 11.30 civarıydı. Güven Ağabey (Özel), iş yerimin önünden arabasına binerken gördüm. Aslında hiç sormam ama o an kapıya çıktım ve ‘-Güven Ağabey nereye gidiyorsun?’ diye sordum. O da’- Sadece Cuma günleri, Cuma Namazı için açılan Edirli’de, Külekçi Camii var, oraya gidiyorum.’ dedi. ‘-Ağabey bekle, bende geliyorum’ dedim. Mekanı babama sattım ve Güven Ağabey ile düştük yola.
Kapadokya’da turizm başlatan, çok önemli bir turizmciydi Güven Ağabey. Yol boyu neden bu kadar başarılı olduğunu, bir kez daha anladım. Külekçinin ne manaya geldiğini, Külekçi camii niye önemli bir camii olduğunu, oraya giderken geçtiğimiz Gaga Gölü’nün hikayesini, Külekçi Camii’nin kabristanlığında yatmakta olan İsmail Çamaş’ın kim olduğu, biz Gürcüler için ne anlama geldiğini ve kabrinin başına dikilmiş ağacın ne manaya geldiğini öyle bir anlattı ki, resmen nutkum tutuldu. Külekçi Camii’ne vardığımızda o anlattıkları resmen gözümün önüne geldi. Güven Ağabey anlatmamış, oranın bana fotoğrafını çektirmişti zihnimde.
O şirin ama bir o kadar da tarih kokan camii ve ‘geçen zaman’ ile ilgili olan hutbe, ardından ziyaret ettiğim kabristanlık, kompozisyonu tamamladı. Sanki o bir saatlik gezi beni olduğum yerden alıp başka diyarlara, başka zamanlara götürmüştü. Ardından ziyaret ettiğimiz İsmail Çamaş’ın konağı, bu lezzetli sunumun tatlısı oldu. Bu kısacık gezi bana aslında ne kadar boş zaman geçirdiğimizi, çevremizde olan tarihe nasıl da yabancı olduğumuzu gösterdi bana. Ben fotoğrafın sadece küçük parçasından bu kadar etkilendiysem, Pazar sabahı ÜCRETSİZ ve MEDİ-TECH’ten check-up hediyeli sağlık turizm turları nasıl, hayal dahi edemiyorum. Ben en kısa zamanda bu tura katılacağım bence en kısa zamanda siz de bu tura katılın. Pazar günü daha verimli geçirmek istiyorsanız, işte size süper bir fırsat.
ORDUSPOR-FENERBAHÇE
Ne zamandır hayalimdi Ordu’da Fenerbahçe’mi görmek. Nasip bu çarşambayaymış. Bir tarafım Ordu bir tarafım Fenerbahçe diyeceğimi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Benim her tarafım Fenerbahçe. Misafir tribününde yer bulamadığımız için, Kapalı B tribününe gittik İsmail Ağabey (Koç) ile. Kapalı olduğu için hemen iki dakikada gireriz dedik ama ne mümkün. Her gişede kuyruk olduğu gibi, kapalı gişelerinde bile inanılmaz kuyruk vardı. Maça 10 dakika geç girdik bu sebepten. Duayen İslam Çupi’nin dediği gibi ‘Fenerbahçe gittiği yere bereket götürmüştü yine’.
Kapalı tribününde olunca, herhalde konforlu güzeldir diyorsun. Ama maalesef tam bir hayal kırıklığıydı. Koltuklar inanılmaz pis, kırık ve hiç kimse kendi yerinde değildi. Saha ile tribün arasında atletizm pisti olduğu için, görüşte oldukça kısıtlıydı. Şöyle diyeyim, ben iki golü de göremedim. Ama İsmail Ağabey Emre’nin golünü gördü ve goool diye bağırdı ayağa kalkıp. Arkada ki arkadaş biraz kızdı ama artık olan olmuştu. Golü anlasam bende büyük bir ihtimal bağırırdım ve herhalde orada ufak bir boks maçım olurdu, Ordulu kardeşlerimizle!:)
Benim şahsi kanaatim, tesisleşmeye Nedim Türkmen’in çok önem vermesi gerekiyor. İş Anelka’yı, Hector Cuper’i getirmek değil. İş seni ayakta tutan taraftarının, hak ettiği konforu sunmak. Bunun içinde o stadın, baştan başa revize edilmesi şart. Kendimle ilgili aldığım karar ise, daha da rakip takımın tribününde maç izlemem. Tek parça eve dönmek istiyorsam tabii ki!