YENİ ANAYASA VE SAMİMİYET
Herkes biliyor ki Yüce Meclis yeni bir anayasa yapma hazırlığı içindedir. Sayın Meclis Başkanımız her fırsatta kurum, kuruluş ve şahıslara bu anayasanın hazırlanmasında katkıda bulunmak üzere çağrı yapmaktadır. Bu çağrı aslında çok hoş ve şirin bir çağrıdır. Ancak bu çağrının ne derece samimi olduğunu en azından ben düşünürüm.
Neden düşünürüm?
Öncelikle belirtmek isterim ki çok yakın bir geçmişte yargı reformu adı altında bir anayasa değişiklik paketi hazırlandı. Bu paketin hazırlanışı sırasında da benzer bir çağrı yapıldı. Bu çağrıya uyarak görüş bildiren kaç tane kurum ve kuruluşun görüşü dikkate alındı?
Diğer taraftan; Ülkede o kadar kurum ve kuruluş var ki her birisi bir taslak hazırlasa, çatal kazık batmaz misalinde olduğu gibi bu taslakların okunup değerlendirilmesi bu Meclisin seçim dönemi içinde bitmez.
Geçenlerde bir öğretim üyesinin bir yazısını okudum. Sayın Hocamız bu yazısında: ‘’Yaklaşık 30 yıldır, çeşitli değişiklikler yapılmış olmasına karşın Askerin hazırladığı bir anayasa ile idare edildik. Şimdide anayasayı iktidar partisi hiç kimsenin görüşünü almadan kendi görüşü doğrultusunda hazırlasın. Önümüzdeki 30 yılı da sivil anayasa ile idare edilerek geçirelim. Belki bundan 40-50 yıl sonra halkın tümünün ortak düşüncesinden oluşacak bir anayasaya sahip olabiliriz.’’ Diyor.
Hoca belki biraz olayı şakaya almaya çalışıyor. Ama ben bu fikri gerçekten beğendim. Neden beğendim?
Esasen yukarda belirttiğim gibi yeni Anayasa zaten iktidarın görüş ve hazırlıkları doğrultusunda olacak. Farklı bir şey beklemenin hayalcilik olduğunu kabul etmek gerekir. Hal böyle olunca hiç değilse iktidar yalakası olan bazı kurum ve yaratıkların: ‘’İktidar ne yapsın? Herkesin görüşü alındı. Bu Anayasa toplumun Anayasası.Neden bunu kabul etmiyorsunuz?’’ gibi abuk sorularına muhatap olmaktan kurtuluruz.
Ben demiştim. Çok hoş bir tabir olmamakla beraber ben önceki değişikliğin de sonucunu yine bu sütunlarda yazmıştım. Bu bir yargı reformu değil, yargının siyasallaştırılması demiştim. Hemen akabinde Yargıtay ve HSYK seçimlerinde blok hareket etmeler, ne hikmetse tanrım verdikçe verdi ve yüksek yargı organlarının başına hep Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç’ın devre arkadaşları geldi. Yine ne hikmetse benim devre arkadaşlarım da eşleri Ankara’da görevli, çocukları Ankara’da okullarda okurken kendileri İstanbul, İzmir gibi Ankara’dan uzak yerlere tayin edildi. Hem de içlerinde okulu çok iyi derecelerle bitiren, para kazanmayı değil, idealleri uğruna yurdun dört bir yanında görev yapmayı tercih edenler olmasına rağmen.
Şimdi zararın neresinden dönülürse kârdır. Yapılacak yeni Anayasaya en ufak bir demokratik katkının bile faydası olacaktır diyenler de çıkacaktır. Bu da bir fikirdir. Elbette bu düşüncede olanlara da saygı duyarım.
Ben yine de diyorum ki nasıl olsa imam bildiğini okuyacak. Bari bu işi mertçe yapsın. İlerde günahıyla, sevabıyla baş başa kalsın. Aksi halde aksayan yönler Anayasa önerisi yapanlara ciro edilip, iyi yanları sahiplenilecektir. Buna fırsat verilmemelidir.