ŞİMDİ BOYKOT ZAMANI
Bu hafta gündemin tam orta yerinde Fransa vardı. 1915 Yılında, ‘sözde’ yaşanmış Ermeni soykırımını kabul ettiler. Bu da yetmezmiş gibi, (yazımı yazarken hala oylanmaktaydı) Ermeni soykırımını kabul etmeyenlere, 1 yıl hapis veya 45.000 Euro ceza verilecek yasayı çıkaracaklar. Var mı arkadaş böyle küstahlık? Var mı böyle bir terbiyesizlik? 500.000 oy için yapılacak iş mi bu?
Benim anlayamadığım bir durum var. Şimdi bu Fransa, Avrupa’nın en büyük güce sahip üç ülkesinden biri değil mi? Bu Sarkozy, Merkel ile birlikte, girmek için bir yerlerimizi yırttığımız Avrupa Birliği’nin, eş başkanları değil mi? Bunların Paris’i değil mi, sanatın ve modanın başkenti? Bunlar değil mi ileri demokrasi ile yönetilen ülke? Bunlar değil mi ‘ülkenizde düşünce özgürlüğü olacak kardeşim’ diyenler? Eee o zaman bu nasıl perhiz, bu nasıl lahana turşusu. Hem düşünce özgürlüğü olacak kardeşim diyeceksin, hem de Ermeni soykırımını kabul etmezsen seni kodese tıkarım diyeceksin. Hem biz ileri demokrasi ile yönetiliyoruz diyeceksin, hem de demokrasi ile uzaktan, yakından ilgisi olmayan ilkel bir karar alacaksın. Hem ‘bizim yolumuzu sanat aydınlatıyor arkadaş’ diye nutuk atacaksın, hem de ‘istediğim gibi konuşmaz ve düşünmezsen alırım 45.000 Euro’nu’ diye ahkam keseceksin. Yok arkadaş öyle üç kuruşa beş köfte. Eğer bu kadar maçanız varsa, sonuçlarına katlanacaksınız.
Ne mi yapacağız? 1960’da Amerika ne yaptıysa aynısını yapacağız. Aynen böyle bir durumla karşı karşıya kalan Amerika, tarihi bir karar aldı 1960’da. Ve Amerikan hükümeti dedi ki; ‘Fransa’ya tatile gitmeyin, onların rujunu sürmeyin’. O sene Fransa’nın bu boykottan zararı tam 100.000.000 dolar oldu. Ve haliyle geri adım attı Fransa. Biz bundan fazlasını rahatlıkla yaparız. Nasıl mı? Size sadece bir örnek vereyim, eminim yeterli olacaktır. Fransa’nın 2011 yılının ilk 10 ayı için Türkiye’ye yaptığı ihracat, 5 milyar 693 milyon Euro. Fransa’nın, 2011 yılının ilk 10 ayı için Türkiye’den yaptığı ithalat oranıysa, tam 4 miyar 929 bin Euro. Bu musluğu kesmeyi bırakın biraz kısarsak bile olabilecekleri düşünebiliyor musunuz?
Bu arada, bu mesele sadece Adalet ve Kalkınma Partisi’nin meselesi değildir. Bu mesele partiler üstü bir meseledir. Biz bunu sineye çekersek emin olun bu yasaların peşi gelecektir. Ama ekonomik anlamda çırpınan, iflasın eşiğine gelmiş birliklerinin başı konumunda ki Fransa’ya yapacağımız bu boykot, hepsine güzel bir ultimatom verecek. Evet belki biz de bu boykottan maddi anlamda etkileneceğiz ama bu dik duruşumuz sayesinde hiç alakamız olmayan bir konuda, milyarlarca dolar tazminat ödemekten kurtaracak.
Hepimizin eminim Fransa’da yaşayan eşi-dostu-arkadaşı vardır. Onlar bir gün bu yasayla ilgili ters bir konuşma yaptıklarında, bu cezaya çarptırılırsa olaya bakışımız nasıl olur acaba? Bu sebeple bizde ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ dememeliyiz. Ve üzerimize düşen ne varsa, görev adledmeliyiz. Bugünler ayrılık değil ‘BİR’ olma günüdür.Şimdi, BDP’li Sırrı Sakık gibi bölücülerin ve Sarkozy gibi IQ’sü 60’larda olan çakma liderlerin, sözde iftiralarına maruz kalmamak için tek yürek olup, boykot yapma zamanıdır.