BASKILAR NEREYE KADAR?
Çorum’da yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı. Aynı partinin seçilmişleri dahi birbirlerini suçladı. Olay sessiz bir gemi gibi süzüle süzüle ufuktan yok oldu gitti. Hatay’da yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı. Bu yolsuzluk iddiaları içinde yine seçilmişler, parlamenterler vardı. Bu yolsuzluk iddiası da bulutların arasına dalan bir uçak gibi kayboldu. Deniz Feneri Derneği’nin bağımsız Alman yargısında yapılan yargılaması sonucunda Almanya ayağı halen ceza evinde cezasını çekerken, Alman Yargısı suç ortaklarının Türkiye’de olduğunu da hüküm altına aldı. Bağımsız olduğunu düşündüğümüz Türk yargısı harekete geçti. Deniz Fenerinin Türkiye ayağından suç şüphesi taşıyanların bazılarının tutuklanmasına karar verdi. Bağımsız yargımızın tepe noktasında olan bağımsız HSYK’mız Deniz Feneri sanıklarının tutuklanmasına katkısı olan savcıların yaptıkları hataları bağımsız yargının yapmaması gerektiğini gerekçe göstererek Sayın Savcıları bu görevden aldı. Her ne kadar şuanda Deniz Feneri yolsuzluğu nedeniyle tutuklu olanlar varsa da bu soruşturma da çok yakın bir zamanda bağımsız yargılamayı hakkı ile yapacak çok Sayın bağımsız Savcıların görevlendirilmesi sonucu tepenin arkasına sarkan toprak rengi bir otomobil gibi gözden kaybolabilir.
Gelelim madalyonun diğer yüzüne:
Son birkaç ay içinde (Tarih sırasını hatırlamadığım için alfabetik sıra ile yazıyorum) başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Avcılar, Büyükçekmece, Maltepe, Sarıyer, Silivri ve bu hafta içinde de Kadıköy Belediyesinde bağımsız yargımızın bağımsız savcılarının talimatıyla sorgular ve baskınlar yapıldı. Çalışanların iş yerinde işlediği iddia edilen suçlardan dolayı, sabahleyin işe gitme hazırlığı yaptıkları sırada evlerine baskınlar düzenlendi. Sanki yarım saat veya bir saat sonra iş yerinden alınamayacak gibi, hatta Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Selami Öztürk’ün bizzat beyan ettiği gibi çağrılsalar gitmeyeceklerinden kuşku edilecekmiş gibi.
Tüm baskın düzenlenen bu belediyeler ana muhalefet partisinin seçim kazandığı belediyeler. Sırada başka belediyelerin olduğunu tahmin etmek hiç zor olmasa gerek. İstanbul’da Adalar Belediyesi gibi, Bakırköy veya Beşiktaş Belediyeleri gibi… Antalya, Eskişehir hatta Ordu Belediyesi gibi….
Bu baskıların arkasında hükümetin olduğu iddiaları var. Güya halka: ‘Bakın sizin seçtiğiniz insanlar nelere karışıyor? Aklınızı başınıza alın. Bir daha da bu insanları bu partiyi seçmeyin…’ gibi mesajların verildiği ima ediliyor. Tabi bunu söyleyen münafıklar yargının bağımsız olduğunu bilmiyorlar. Ya O münafıkların tahmini doğru ise, işte O zaman da insanın bu baskıların daha ne kadar devam edeceğini merak etmesi kadar doğal bir şey olmasa gerek… Bakalım bu baskılar ne kadar devam edecek?