Görüntülenen Sayı: 2101
2803 | Yayım Tarihi: 9 Eylül 2011 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » AKLI DERUN

AKLI DERUN


Facebook'ta Paylaş


Vizontele Tuuba’ nin belki de en güzel sahnesidir. Sakıncalı görüldüğü için Hakkari ‘ nin ücra bir köşesine atanan ya da belde sakinlerinden Deli Emin ‘in deyişiyle oraya atılan kütüphanesi olmayan yerin Kütüphane Müdürü azmedip ülkenin dört bir yanına yazdığı mektupların karşılığını alır. 
Ankara Kurtuluş Lisesi ,Malatya Lisesi derken bir kamyonet dolusu kutulanmış kitap Hakkari’ nin ortasında bulur kendilerini.
Eski bir binayı kütüphane yapıverirler ilkin. Ne de olsa derme çatma toplanmış kitapları da hazırdır. İyi kötü bir açılış yapılır. Konuşmalar bitince alışık olunduğu üzere sırayla kütüphane binasına girilir. Belediye Başkanı önde protokol arkada tek tek dolaşırlar kütüphaneyi. Belediye Başkanı raftan bir kitap alır evirir çevirir kapak resmine bakıp koyuverir yerine.
Aynı eylemi düzgün bir senkronla ve mütemadiyen peş peşine tüm protokol yapacaktır. Sıra vatandaşa geldiğinde o daha güzelini yapar. Açılışın anlam ve önemine en uyacak biçimde ahşap kitaplığın sağlamlığını kontrol eder biri, kitapların yerlerini beğenmez değiştirir ötekisi.
Açılış gününden sonra da kimse hatta hiç kimse gitmez bir daha kütüphaneye. Zaten de ne mi olur o kütüphaneye? Bu günün ressam dedesi çıkar sabaha karşı ikinci bir emre kadar yönetime el koyduklarını, mevcut sivil yönetimlerin beceriksizliğini, devletin Allah başımızdan eksik etmeyesice sarsılmaz bekasını sağlamak falan derken tarihi sözlerini sıralayıverir vizonteleden. Halkın pek rağbet göstermediği kütüphaneye de olanlar olur. Her sakıncalı şeyin dayanılmaz hafifliğini tadacaktır bin bir emekle kurulan zavallı kütüphane. Yakacaklardır zararlının önde gidenini. Bu durumda Roma ‘ yı yakan  Neron mu yoksa milletin içini yakanlar mı acaba daha delidir? Fark etmez aslında çünkü zerdüşt öyle buyurmuştur o sıralarda.
Bizler acaba 80 sonrasında derinlemesine çift etkili darbelerin neticesinde mi böyle olduk? Memleketin tamamı akraba evliliği mahsulü olmadığı ya da toplu halde çaresiz bir salgınla milletçe ateşli hastalık da geçirmediğimize göre. Belki de öyle bir tornadan geçirildik, öyle bir duvardaki her biri diğerinin tıpkısının aynısı tuğlalardan teki olmaya zorlandık ki neticede milletçe bir tuhaf olduk. Yoksa insan Aqua Park ‘ ta gariban Vatoz Balığının kafasına kafasına neden pet şişeyle, terlikte vursun ki ya da tabiat harikası eşsiz seçilmiş balıkları mide fesadı geçirtme tehlikesine rağmen kekle, tuzlu çubuk krakerle beslesin ki? Böylesini İmparator Neron hatta Deli Emin bile yapmaz valla.
Hoş bu dünyada, daha doğrusu Misak-ı Milli sınırları içerisinde göz göre göre yakılan kitaplardan, gariban vatoz balıklarından bile daha beter durumda olan nispeten daha bedbaht Eşref-i Mahlûkatlar da yok değil hani. Misal bakınız adıyla sanıyla Kanuni Sultan Süleyman.Yavuzdan olma, Hafsa’ dan doğma koskoca İstanbul Fatihi Fatih Sultan Mehmet ‘in torunu ,şiddetli yağmur yağmasa tarih kitaplarının neredeyse müstakbel Viyana  Fatihi, 3 kıta 7 iklim hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman. 46 yıllık iktidarında ömrü seferden sefere at üstünde geçmiş, ölümü Zigetvar Seferinde olup zafer sonrasına kadar yanındaki askerden bile gizlenmiş, Roma-Germen varisi Şarlken’i tir tir titreten cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman. Oysa bugünlerde kendisi en azından buradan bakınca Britanya ellerinden Tudor hanedanı 8.Henry  gibi duruyor ne yazık ki. Koskoca hünkar oldu mu size cariye ağzıyla Sülüman. Hani eskiden Bir Demet Tiyatro vardı Mükreminli Lütfiyeli. Orada bir de Saldıray abi vardı. İşte bizim Sülüman da onun daha bir karikatürü tarih romanı içindeki versiyonu gibi sanki. Adamcağız dizide haremden bir çıkabilse Gelibolu sınırını hadi geçtik onu en azından İpsala sınır kapısını zorlayacak lakin senaryo elvermiyor işte. Hoş bu şekilde tarihin kafasına kafasına terlikle vurmanın, ona pet şişe fırlatmanın ne anlamı varsa sanki.
Oldu olacak biz Deli Emin ‘ i padişah ilan edelim, kütüphaneleri Aquapark yapalım, vatozları hareme atalım, Kanuni Sultan Süleyman ‘ çubuk krakerle besleyelim, olmadı mevcut resim anlayışına darbe yapalım. En iyisi biz aklımıza mukayyet olalım.
Hem ne güzel demiş diyen “Ey akıl neredesin şimdi, sen de mi bırakıp gittin bizi, ne hata ettiysek affet, büyüklük sende kalsın emi” diye. Öyle ya akıl, büyüklük iyisi mi sen de kalsın emi.                       

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.