NECATİ GÜROL İLE BALYOZ OSMAN’IN Hikayesi
“Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer.” Onların gençlik yılları bugünkü gençlere göre çok kötüydü. Yokluk yıllarıydı. Necati abi o günün şartlarında fabrikatör çocuğu idi. O günün şartlarında Değirmenci İsmail’in oğlu olmak ( Değirmen de fabrika sayılırdı.) fabrikatör çocuğu olmaktı. Osman abi ise Kumru’nun Yemişken Yaylası’nın ağası’nın oğlu sayılırdı.
Biz de kendi çapımızda esnaf çocuğuyduk ama akşamları karanlık basınca okuldan eve gelirken yolda Çerkezlerin veya Süvarioğlu’nun mandalina bahçesine dadanırdık. Acele ile on mandalina kopartacağız diye yirmi dal kırar kaçardık. Mandalina yiyemediğimizden değil bu bir adrenalin yükseltme testiydi.
Necati abi ile Osman abi’nin, gençliklerinde bir karpuz bostanı varmış. Oraya dadanmışlar. Ben görmedim Mustafa Çamaş’ın yalancısıyım. Necati abi ADRENALİN yükseltmeye oraya giderken Osman abi rastlar; “ Necati nereye?” bende geleyim der. Necati abi’de gevşek gevşek “geel “ der.
İki kafadar bostan’a girer. Önde Necati abi eli sopalı boskancı ile hapa hop gelmez mi? Adam sopayı Necati Abi’nin tam kafasına ekleştirecek, Necati abi ani bir refleksle kafayı kurtarır ama darbeyi omuzdan alır. Omzu çıkar ama aniden dönüş yapıp kaçar. Ama ne kaçma! Afrika serengetilerindeki antilopların sıçrayarak kaplanın önünden kaçması gibi. Karpuz bostanı ile kendi değirmenleri arasında bir metre genişliğinde patika yol vardır. Karanlıkta yolu da biliyor. Yolun bir yerinde tel çekili oradan atlıyor, değirmene canhıraş ulaşıyor. Osman abi ise Necati abi’nin peşinden Alman Leopar Tankları gibi ağır ama etkili geliyor.
Olayın sonunu necati abi şöyle bağladı: “Ben Değirmenin önüne geldim. Az sonra nefes nefese Osman geldi. Karanlıkta yola çekili dört kat teli görmemiş. Kaçarken dört kat teli kazıkları ile yerinden sökmüş, değirmenin önüne kadar getirmiş” dedi. Osman abi; “ hasittirlan! “ dediyse de biz yine de Necati abi’ye inandık!!!
ADİL KARAOĞLANOĞLU’NUN
OTUZ YILLIK SIRRI
Yıllar önce yaşanan Susurluk davasının bazı sırları bugün eski polis Ayhan Çarkın tarafından ifşa ediliyor ya! Adil abim de bugünlerde Osman Abi’nin sırlarını ifşa ediyor.
Yıllar önce Osman abi yakın dostu kankası Adil Karaoğlanoğlu ile Ankara’da. Bir rivayete göre otele, bir rivayete göre de pavyona gidecekdir. Dedeman Otel’inin oralarda bir yerde arabayı park edecek. Parkçı, Osman abi’nin karşısına dikilir; “Arabayı oraya çekme, orası patronun yeri “ der. Osman abi adama bir bakar tek kelime söyler “ sittir”. Adam döner, gider.
Adil abi ile Osman abi tam arabadan inecekler, arabanın üzerinde büyük bir gölge belirir. Osman abi bir bakar kendisinden iki misli iri devasa bir adam. ( Pavyon koruması ) Adam, Osman abi ile göz göze gelince tek bir laf söyler “ sittir “. Osman abi, Adil abime bakar “ bu olanları birisine anlatırsan seni vururum “ dedikten sonra arabayı mecburen ordan çeker.
Adil abi bu sırrını yıllarca!!! gizledi. Ayhan Çarkın’ın devir değişince sırları ifşa etmesi gibi. Osman abi bastonla gezmeye başlayınca onun gizli sırlarını da Adil abi artık rahat rahat anlatıyor. Ben de bunu eskiden beri biliyordum ama Osman abi bastonla gezene kadar anlatamıyordum.
Peki bunu neden yazdım? Osman abi de zamanın külhanbeylerindendi ama sektör değiştirdi. Yeme, içme, eğlence sektörüne girdi. ( Gerçi ramazan dolayısıyla sektör durgun.) Biraz daha kilo aldı. Eline baston aldı. Durum M. Çamaş’ın, Necati abi’nin Adil abi’nin ve benim lehime döndü. Artık onun sırlarını rahat rahat istediğimiz yerde anlatabiliriz. Bizi dövmeye gelse elinde bastonla bizi yakalayamaz, kaçarız. Telefonla sövmeye kalksa telefonu kapatırız. Yani Osman abi ne yapmaya kalksa çaresiz kalır.
Doğrudur, eğridir bilmem. Bir zamanların haşmetli generallerini balyoz dediler, kalyoz dediler hapse attılar. Adamlar öyle değil böyle diyene kadar aylar geçiyor. Onlar da bir zamanlar epey külhanbeydi ama şartlar onları Osman abimin durumuna düşürdü.
Bir söz vardır. “Bir sürü dostlarının arasında elbet düşmanların da olacak. Ama unutma ki, onca düşmanın içinde belki seni en güvendiğin dostun vuracak.” ( M. Gorki) Osman abi bizi dost biliyordu, sırlarını ortaya döktük onu arkadan vurdu. generaller de devleti dost biliyordu onlarıda devlet vurdu. Bilmem yanılıyor muyum!
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit Paris’te ilk cami yapımına başlamış. Bitiremeden ölmüş. Camiyi Atatürk bitirmiş. Yaşadığı sürece cami derneğine her yıl düzenli para yardımı göndermiş.
Kendisine japonca ders veren öğretmenin tavsiyesi üzerine o tarihte Tokyo’ya cami yaptırmış ama ömrünce bunların hiç lafını etmemiş. Atatürk öldüğünde üzerine kayıtlı “Dost mevsim” adlı tabloda dokuzu beş geçeyi gösteren saat ve metal termometre vardı. Bugün dindarım, devlet adamıyım diyenlerin durumları ile mukayese edin!!!