BUGÜN NE YAPMALI?
Karadeniz’in, tabii ki bu arada Fatsa’nın en durgun günleridir bu günler. Ağustos ayı yıllarca fındık toplama ayı olarak geçerdi. Dünyadaki iklim değişiklikleri, geçmiş yıllara göre mevsimlerin kayması, bu yıl yazın geç gelmesine ve fındıkların olgunlaşması ve dolayısıyla toplanmasının da bu ayın son günlerine sarkmasına neden olmuştur.
Aynı zamanda Ağustos ayı birinci gününden itibaren ramazan ile çakışmıştır. Geleneklerimiz gereği çok zorunlu bir durum olmadıkça ramazan ayı içinde düğün de yapılmamaktadır. Bu da ayrı bir durgunluk ve sükunet ortamı yaratmaktadır.
Ramazan ve hemen son günlerde fındık toplama faaliyetleri başlayacağından seyahat proğramı da yapılamamaktadır. Herkes, ister gurbette olsun, ister memlekette yaşamını fındık sezonuna ayarlamak zorundadır. (İstisnalar elbette olabilir.) Bu zorunlu ayarlama da bu günlerin sessiz ve sakin geçmesine neden olmaktadır.
İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin’in, hortlayan ve zirve yapan anarşi nedeniyle yoğun iş proğramı arasında Fatsa, Ünye ve Ordu ziyaretleri olmasa HES’lerle ilgili mahkeme kararlarından başka bir konu bulayacağız.
HES’ler dedik de geçen yıl bugünleri hatırladık. Ne hareketli günlerdi geçen yıl bu günler. Biz bir gurup olarak ilçeleri dolanıyor, yapılan Anayasa değişikliğinin 12 eylülü yapanları cezalandıramayacağını, yargının iktidarların etkisine geçecek şekilde dizayn edilmeye çalışıldığını söylerken peşin yargılı olmakla suçlanıyorduk. Şimdi birkaç saniyeliğine geriye doğru bakalım. Önce HSYK söylediğimiz noktaya getirildi. Şimdilik Anayasa Mahkemesi ile ilgili çarpıcı bir gelişme görmedik. Ancak HSYK tam ben ve benim gibi düşünenleri doğrular çalışmalar sergilemiştir. Hukuksuz kararlar verdiği için Haberal’a tazminat ödemeye mahkum edilen yargı mensuplarını yargılayıp, mahkum eden Yargıtay 4. Hukuk Dairesindekileri dağıtmış, arkasından Silivri’de sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanan başkanı Bolu’ya sürmüş, yüksek rakamların ihtilaf konusu olduğu ticaret mahkemelerini 3 yargıçtan tek yargıçla yargılama yapan mahkemeler haline getirmiş, son olarak HES’lerle ilgili yürütmenin durdurulması kararı veren idare mahkemelerinin yargıçlarını değiştirmişlerdir. Şimdi bütün bunlara bir haklılık gerekçesi gösterilebilir. Umurumda bile değil. Örneğin Bolu’ya sürülen başkan için sanık avukatları ve eski bir adalet bakanı ile görüşmeler yapmıştır. Hala yerinde mi tutulacaktı? Denilebilir. Peki, başka hiçbir yargı mensubu hakkında böyle bir suçlama yok mudur? Varsa Onlar için böyle bir tayin yapılmış mıdır?
Geçen yıl bu günlerde Anayasa değişikliği için yargı reformu övgüsü yağdıranlar bu yıl bu boş günlerde kafalarını iki ellerinin arasına alıp biraz düşünürlerse, bölgemiz için en boş bu günleri en güzel bir şekilde değerlendirmiş olacaklardır.