GÖNLÜMDEKİ DUYGULAR
Buluş yapan Türk bilim adamlarının şüpheli ölümleri havelsan mühendisi Aycan Okan gizli yürütülen stratejik bir projede çalışıyordu. Projede İsrail’den alınması gündeme gelen ‘Anlık İstihbarat ve Erken İhbar’ sağlayan teknolojik cihazlarının yerli imkanlarla üretilmesi hedefleniyor. Arkasında hiçbir iz bırakılmadan kaybolan Okan’la ilgili sır perdesi hala aralanamadı. ‘ Keşif Gözetleme İstihbarat Sistemleri’ adlı stratejik projede çalışan ekip içinde görevli olduğu öğrenildi. En son kuzey Irak’ta operasyonları sırasında gündeme gelen ve İsrail’den alınması düşünülen ‘Anlık İstihbarat Erken İhbar’ sağlayan teknolojik cihazların geliştirilmesi ile ilgili geliştirilen projenin çok büyük bir gizlilik içinde yürütüldüğü öğrenildi.
Havelsan yetkililerinin verdiği bilgiler göre TSK’nın istihbarat erken uyarı ve gözetleme cihazlarının üretilmesi için başlatılan proje tamamlandığında savaş alanlarında elde edilen verilerin işlenerek hedef bilgilerine dönüştürülmesi komuta kontrol unsurlarına dönüştürülmesi tamamen yerli imkanlarla sağlanmış olacak.
2006-2007’de üst üste Aselsan’da meydana gelen mühendisler ölümleri halen aydınlatamazken TAİ’de ve TÜBİTAK’da benzer ölümler gözleri bu 3 kuruma çekti. Şüphe içeren ölümler şöyle.
Aselsan’da kritik projelere imza atan 31 yaşındaki makine mühendisi Hüseyin Başbilen 7 Ağustos 2006’da aracının içinde ölü bulunmuştur.
Birkaç ay sonra yine aynı kurumda 3 yıldır çalışan elektrik mühendisi 30 yaşında Alim Ünsem Ünal 16 Ocak 2007 yılında başından vurulmuş şekilde ölü bulunmuştu.
Son olarak 26 yaşında ki Elektirik Mühendisi Evrim Yançeken’in 26 Ocak 2007’de 6.kattaki penceresinden atlayarak intihar ettiği bildirilmişti.
Ölen 3 kişinin ODTÜ Mühendisi oluşu dikkat çekerken bu kişilerin ASELSAN’ın özel önemli projelerinde görevli kişiler olması kayıtlara intihar olarak geçen ölümlerle ilgili soru işaretlerini artırmıştı.
TAİ’de son 6 ayda 2 işçi kazası sonrası bir güvenlik görevlisi kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Son olarak da TAİ’nin eski F16 test pilotu Şener Koltuk evinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.
GAFFAR OKAN SUİKASTI
Türkiye’de Hizbullah ve PKK terör örgütlerinin sözde başkent ettikleri Diyarbakır il emniyet müdürü uzun uğraşlardan sonra huzuru ve devlet otoritesini sağlamıştır. Halkın sevgi ve sempatisini kazanmıştır. Halkın arasına katılmakta onları terör örgütlerine kanmamalarını şehirde cirit atan CİA, MOSSAD ve BND ajanlarına karşı uyanık olmalarını tavsiye ediyordu. Bu yüzden Gaffar Okan göreve başladığından beri Diyarbakır’da yabancı ülkelere ait ajanlar rahat edemiyorlardı.
Yoğun bir çalışma günün ardından koruma eşliğinde trafik bakımından rahat konumda olar polis eskortlarına silahlı saldırı yapıldı. Uzun namlulu silahlar ve el bombalarıyla silahlı saldırı yapıldı. Yoğun ateş altına kaldı. Yanında bulunan polislerin bazıları şehit düştü. Olayı ilginç bir tarafı saldırı devam ederken arabasından indirilemeyerek koruma altında tutulan Gaffar Okan arabasının yanına kadar gelen suikastçı tarafından başına ateş edilerek şehit ediliyordu.
Gaffar Okan suikastı üzerinden 36 saat geçmişti. Kuzey Irakta ki Erbil kentinin valisine suikast yapıldığı ve arabasında başında vurulan valinin ve korumaların derhal öldüğünü duyuruyorlardı.
1983 yılında İsrail dışişleri bakanı Yitzhak Şamir Türkiye’nin Kuzey ırakta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekat ile ilgili görüşleri soran Brükselde ki gazetecilere verdiği cevapta Türkiye’yi, Kürdistan’ı işgal altında tutan devletlerden biri olarak tanımlamış şöyle devam etmişti.
“Ama bu işgalci devletler hiçbir şey dinlemedikleri için kürt halkının bağımsızlık mücadelesi bir türlü sonuca ulaşamamaktır”
Kısacası orta doğuda bir Kürdistan yaratmak İsrail’in geleneksel hedefleri arasında yer alıyor. Bu hedef Oded Yinon’un ırak’ın kuzeyinde bir kürt devleti öngören satırlarının yazılışından yaklaşık 10 yıl sonra gerçekleşmeye başladı. Körfez savaşı İsrail’e kürt kartını daha iyi oynama fırsatını vermiştir.
NATO içinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti devleti bunları biliyor. Kartları iyi olarak kullanacağından emin olarak şunları söylüyorum. Türkler esir olarak yaşamaz, her gün şehit verdiğimiz bu topraklar bizimdir. Batı dünyasının oyunları bozulacaktır