YEMİN SORUNU
Büyük Millet meclisinde hiç gereği yokken bir yemin sorunu çıkarıldı. Bunu çıkaran da: Bağımsızdan 30 kadar milletvekili çıkaran. Kürtcülük iddiasıyla ortaya çıkan küçük bir parti BDP bu parti PKK ile irtibatlı. Bunları besleyip bu yola sevkedenler de batılılar. İlkönce 'bizim devletimizi yanıltıp, yanlış hareket ettirmişler. Hiç gereği yokken bu insanlara, ana lisanlarını konuşturmamışız. İnsanları din eğitiminden yoksun bırakmışız. Kocaman heykeller yapıp altına “Ne mutlu Türküm diyene” yazmışız. Tepelere Kocaman yazılarla:”Bir Türk bir cihana bedel” yazdırmışız. Biz hasbelkader Türküz amma bu cümle bana bile bir derece batıyor. Biz üm metci bir yapıda insanız. İslam aleminin içinde, biz balık suda yaşar gibi yaşarız. Ne zamana kadar? Başımızdan aşağı arap diye bağrılana kadar. Bizim peyganberimiz arap soyundan gelmiş; Amma biz yine de başımızdan aşağıya arap arap diye bağırılmasını kaldıramayız Bizde Türküz deriz insanın yapısı böyle. İnsanlar da menfi milliyet diye bir damar var. Bunu söküp atamazsınız.
Laikliği dinsizlik şeklinde yanlış uygulamak bizim insanımızın başına büyük sorunlar açmış. Süleyman Demirel bu dönemde en çok ikdidarda kalan insandı. Ne yaptı? Kabineye iki tane kürtçü bakan alarak günü kurtarmaya çalıştı. Kürtler o zaman da hafta sonlarında okullara bayrak astırmıyorlardı. Diyarbakır’a inen uçaklara başkente iniyorsunuz diye bile anons yaptırıyorlardı. Süleyman Bey de ciddi bir tedbir almadan günü kurtarma yolunda devam ediyordu. Cumhuriyetin ilk okullarının bu bölgeye açılması gerekirken ta Özal dönemine kadar yol bile yoktu. Atatürk Kürtleri bir azınlık kabul etmeyerek çok isabetli hareket etmişti. Sonradan gerekenler yapılamadı. Bediüzzaman Van gölünün kenarına: Mısır’daki Elezher ünüversitesi gibi bir üniversite kurulsun, bu beldenin ve komşu devletlerin gençleri orada eğitilsin diye çok gayretler sarfetmiş fakat netice alamamıştı. Bize göre bu bölgenin insanının dini eğitimi görmesi lazım. PKK nm yaptığı zalimliği dini inanca sahip olan hiçbir insan yapamaz. Biz milletimizin yetiştirdiği büyük alimlere itibar etmemişiz. Onların öğütlerini tutmamışız bu günlere böyle gelindi. Bediüzzaman “Şarkta din, Garp da Fen geçer buyurmuş" Sadece bunu tatbik etseydik bugün hiçbir sorunumuz yoktu.
Şimdi yapılacak bir özgürlük anayasası aynı zamanda dinin önündeki engelleride kaldıracak. Kürt kardeşlerimizin ufak bir bölümü olan bu inançsız insanlar aynı zamanda hem ileri özgürlükler ve hem de dini eğitimlerle düzelecekler. Çoğunluk onları yumuşatacak. Şimdi bu günler çok yakın. Ancak ana muhalefet partisinin yaptığı bu büyük hatada partinin iç hesaplaşması er geç gerçekleşecek. Yüzde 98 i müslüman olan bir ülkede bu davranışlarla Kemal Kılıçdaroğlu bir noktaya varamaz. Bir süre için de olsa BDP nin yandaşı olmak ona bir fatura ödettirecek. BDP yemin etmezse varsın etmesin, zaten onlar yemine inançları olan bir toplum değiller. Vekillikleri iptal edilir de tekrar seçime gidilirse belki onların tabanında da bunlara tavır koyacak insanlar çıkabilir. Biz tüm dünyada islamın yıldızının parlayacağı bir döneme doğru gittiğimizin inancındayız. Kuran-ı Kerimde: Fasıklar istemeseler de Allah cc. nurunu tamamlayacaktır diye bir ayet varmış.
Bize göre Kılıçdaroğlu partiyi değişik bir yöne doğru götürmek istiyor ..Adamın yapısı böyle, biz şimdiye kadar nice kavgalı CHP kurultayı gördük. Herhalde böyle bir kurultay er veya geç gerçekleşecektir. Kılıçdaroğlu’nun kökenine ve zihniyetine bu partiyi bırakmayacaklar diye inancımız var. Sabredelim görelim. CHP si şimdi anayasanın yapılışında var ya bu yeterlidir. Demokrasi ve özgürlükler diye çok laf ettiler şimdi kaçacak bir tarafları kalmadı. Yeni yapılacak anayasa’nın ileri devletlerin anayasaları gibi yasakları ihtiva eden maddelerden oluşacağına inanıyorum. Anayasa diye herhalde bir kanun kitapçığı yapmayacağız. Yapılacak anayasanın vatanımıza ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz ...