AİLE SAADETİ
Son yıllarda şöyle bir çevreme bakıyorum ve mutlu ailelerin git gide neslinin tükendiğini görüyorum. Dışarıdan baktığın zaman, karı-koca bir biriyle şeker kaymak gibi. Ama eve girince birbirlerini yeseler doyamıyorlar. Sizlerde çevrenize bakınca, bunlardan sıkça gördüğünüze veyahut göreceğinize eminim. Diğer bir kısım ise, olayı hep sermiş durumda. Koca, karısını kahvede okey oynadığı arkadaşına, karısı ise kocasını gün arkadaşlarına anlatıyor. Ama ne anlatma ne anlatma! Kocasından karısını dinleseniz, kadın için Hürrem Sultan dersiniz, karısından kocasını dinleseniz sırp kasabı Miloseviç sanırsınız. Bu iki durumda mutsuz çocuklar ve boşanmalar olarak dönüyor. Öyle ki Ordu’da birisi yanımda arkadaşına; ’O kadar arttı ki boşanmalar Ordu’da, artık bilemiyoruz kim evli, kim ayrılmış.’ dedi. Yani artık İstanbul ve Ankara gibi metropollerde kanıksanmış olan boşanma vakaları, Ordu’ya doğru uzanmış durumda.
Peki dedelerimiz, ninelerimizin kırk yıl, elli yıl mutlu mesut sürdürdükleri evlilikleri neden artık olmuyordu. Bunun en büyük sebebi manevi eksikliklerden ibarettir. Eskiden her şey çok daha güzeldi… diye başlayan cümleleri artık benim gibi, otuz yaş civarında olan arkadaşlarım bile söylemeye başladı. Peki eskiyi mumla aratan en önemli sebep ne olmalı? Eskiden aileler birbiriyle daha çok muhabbet ederdi. Şimdi teknoloji yüzünden muhabbet bitmiş durumda. Evlerin birçoğunda anne bir televizyonda ‘Fatma Gül’ün Şuçu Ne?’ dizisini izlerken, baba diğer odadaki televizyonda Kurtlar Vadisi’ni izliyor. Çocuklar mı? Onları hiç sormayın! Erkek olan masa üstü bilgisayarında online oyun oynarken, ergen kızımız Facebook’ta arkadaşını dürtüyor. Şimdi böyle bir ailede kim kimin sorununu dinliyordur? Eşler hangi konuda aynı paydada buluşabilir? Çocuklar hangi siyasi meseleden rahatsız olabilir? Ve böyle bir aile boşanıp dağılsa, hayatlarında ne değişir?
Ben ise olaya başka bir boyuttan bakmak istiyordum. Acaba dedim toplumun çekirdeğini oluşturan aileye İslamiyet’in bakışı ne dedim? Sevdiğim ağabeylerime bunun için bir kitap tavsiyesi istedim. Bana, Semerkand Yayınları’ndan Aile Saadeti adlı kitabı mutlaka oku dediler. Ve bende bir çırpıda okudum. Kitap çok akıcı ve sadece kaynakları Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler’e dayalı. Karı-koca ilişkisinden, damat ve gelinin, kayınpeder ve kayın valide ile olan ilişkilerine, çocuklarının ana-baba ile ilgili haklarına kadar geniş perspektif ile yazılmış bir kitap, Aile Saadeti. Anne-babası ile problemli çocukların, bekar gençlerin ve mutlaka evlilerin okuması şart bu kitabı. ‘İslamiyet’te kadına şiddete yer var mı?’ sorusuna en güzel cevapta bu kitapta. Mutlaka okuyun ve okuduktan sonra kesinlikle sevdiklerinize okutun. Şimdi bu kitaptan ana hakkı ile ilgili kısa bir olay paylaşayım size.
Abdullah b. Ömer (r.a.) annesini sırtına almış tavaf yaptıran bir kişi gördü. Adam İbn Ömer’e (r.a.) ‘ Ey İbn Ömer! Böyle yapmakla annemin hakkını ödemiş olur muyum? diye sordu. İbn Ömer, ‘Onun hakkının yüzde birini ödeyemezsin. Ancak iyi bakarsan on yapacağın küçük hizmette çok sevap verilir’ buyurdu.