SEÇİMLER
Seçim faaliyetlerinin sonuna geldik, bir gün sonra seçime gidiyoruz. Seçim neticelerinin vatanımıza, milletimize ve adaylarımızın şahıslarına, hayırlar getirmesini diliyoruz. Seçim sonuçları inşallah bize sivil ve ileri bir demokrasi anayasası yapılmasına vesile olacak. Bir özgürlükler anayasası yapmamızı kolaylaştıracak inşallah. Türk insanı güdümlü demokrasilerden bıktı. Bizim insan olarak ileri demokrasi ülkelerinden, ne eksiğimiz var. Bu sefer bu işi bitireceğiz inşallah. Türk insanı, ahlakta, fazilette avrupa insanından çok dahaileride demokratik yaşayışta ileride olacağımızı ümit ediyoruz. Bunu bize kolaylaştıracak bir seçim sonu bekliyoruz. Bizi bu seçim neticelerine ulaştırmasını Allah’tan cc. niyaz ediyoruz. Türk seçmeni şimdiye kadar yapılan seçimlerde gösterdiği isabetli oy kullanma tecrübesini bu seçimde de gösterecek inşallah. Rakamlar vermeden yuvarlak kelimelerle yapılan seçim propagandaları geriye tepecek. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler ya, seçimde bu mum sönecek. İnşallah sönecek. Biz gerçek demokrasi istiyoruz. Dualarımız budur.
Muhalefet bu seçim faaliyetlerinde fakirlik propagandası çok yaptı. Amma gerçek başka türlü. Biz buna bazı örnekler vermek istiyoruz. Bir tanesi resmi milli hasıla rakamları. Bu rakamlar muhalefeti yalanlıyor. Bizim şahsi tecrübelerimiz de var. Cenazelerden ıskat kalktı. Cenazelere katılan insanlar arasında ıskat parası kabul edecek insan kalmadı. Bu para ancak ihtiyaç sahiplerine verilebiliyor, o da yok. İslami ölçülere göre herkes zengin. Başka örnekler de var. Geçmiş yıllarda bir kaç sene peşi peşine fındık olmamıştı. İnsanlar zora düştüler. Evlerde halı dokumacılığı tavsiye edildi. Bu iş yaygınlaştırıldı. Hatta çok pahalıya satılabilen ipek halı dokuması da yapıldı. el dokuma halıları yüksek değerle satılabilme şansı yakaladı. Bu iş ne kadar sürdü? Hükümetler fındığa iyi fiyat vermeye başladılar. Halkımızın eline bir miktar para geçti, evlerden bütün halı tezgahları kaldırıldı. İnsanlar hayat seviyeleri biraz iyileşti mi çalışmıyor. Türk insanı böyle.
Sonradan hayvancılık teşvik edildi. İnsanlar kültür ırkı hayvanlar edindiler, bunların sütleri satıldı, buzağıları büyütüldü. Evlerin ahırlarında 300-400 kg et veren danalar yetiştirildi, bunların satışlarından toplu paralar alındı. Hükümet dul kadınlara, hastalara ve hastaları bakanlara maaş bağladı. Bedava yakacak kömür verdi. Fakir fukara fonundan dağıtılan paralar kat kat artırıldı. Eline bol para geçen insanımız bu defa da hayvancılığı bıraktı. Artık köylerde: Ülkerin, pınarın ve emsali firmaların ambalajlarında satılan yoğurtlar yeniliyor. Bunlar fakirlik ölçüleri değil. Bütün insanlarımız müsait arazileri olduğu halde, sebze yapmıyor. İlkönce bazıları sera yaptı şimdi onu da bıraktılar. marketlerin önlerinde kamyon yüklerinle sebze satılıyor. Bunları tüketenin en fazlası köylüler. İnsanlarımız şimdiye kadar hiç ulaşamadığı hayat seviyesine çıktı. Kimse elini sıcak, yahutta soğuk suya sürmeden geçinip gidiyor. Bunlar fakirlik değil de zenginlik alameti sayılması gereken şeyler.
Biz ilkönce eline bir miktar para geçen insanlarımızın, çalışmayı terketme alışkanlığından vazgeçmesini sağlıyacağız. Aksi halde bu fakirlik edebiyatı sürür gider. İnsanımız çok daha fazlasına sahip olmalı, yine de çalışmalı. İleri ülkeler bu işi böyle yapıyor. Biz biraz da resmi rakamlardan söz etmek istiyoruz.
2001 de kişi başına milli gelir 3000 dolardan 10.000 dolara çıkmış. Enflasyon %68 den %4.8 düşürülmüş. Yıllık ekonomi 2001 de %9,4 küçülmüşken şimdi 2011 de %8,9 a çıkmış. Eğitime ayrılan bütçe 2001 de 6,5 milyar TL iken 2011 de 34 milyar TL’ye çıkartılmış. Sağlığa ayrılan bütçe 2,9 milyar TL’den 14 milyar TL’ye çıkarılmış. Toplam bölünmüş yol 6.100 Km’den 19.700 Km’ye ulaştırılmış. TOKİ toplam konut sayısı 43.145 ten 480 bin’e ulaşmış. Merkez bankası rezervi 22 milyar dolardan 82 milyar dolara çıkarılmış. İhracat 25 milyardan 114 milyar dolara ulaştırılmış. Bunları düşünüp oylarımızı Allah cc. için kullanalım...