DEMİREL'İ TANIMAK
Sayın Süleyman Demirel tanınması çok zor bir adam. Bu memleketin yönetiminde 35 sene işin başında olmuş. Türkiye’de temel atmadığı çok az yer kalmış. Parlak nutuklarla temeller atılmış, seneler geçmiş üzerine bir taş konulamamış.Ciddi bir başarısı yok, sadece kuru laflar ederek seçimleri kazanmış. Bizim yaşımızdaki insanlar bu konuyu daha iyi biliyorlar. “Ben gidersem Halk partisi gelir” diye bizi halk partisiyle öcü gibi korkutarak, peşinden koşturuyordu. Bütün gençlik yıllarımız böyle geçti. Paçasına yapışıyorduk. Şimdi Halk partisini seçim proğramlarında yönlendiriyor diye düşünüyorum. Kılıçdaroğlu’nu meydanlarda konuşurken izliyorum. Ağzından çıkan laflar bize Süleyman Demirel’i hatırlatıyor. Rakam vermeden, kaynak göstermeden, yuvarlak kelimelerle halkı tahrik ediyor. Hatta çok büyük ölçüde Ak Parti’nin yapmış olduğu işler için bile, böyle bir hizmet hiç yokmuş gibi kaynak göstermeden atıp tutuyor. Millette her işten habersiz, alkış tutuyor.
Ben Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını dinlerken, bu ne biçim demokrasi diye yadırgıyorum. Bilemiyorum ileri ülkelerde de boş laflar ederek seçim mücadelesi yapılıyor mu? İleri ülkelerin seçmenleri böylesi boş lafları alkışlıyorlar mı? Bilemiyorum. Rahmetli Mehmet Akif’in Safahat’ında bu tür seçim konuşmalarını hicveden bir şiiri vardı. Şimdi hatırlıyamıyorum. Herhalde sonunda şu mısra vardı. “Yaşaa.. kim yaşasın, ömrü olan şak şak şak” Demokrasilerde siyasi partilerden korkulmaz. Sayın Demirel bize halk partisini nasıl ifade ediyordu da korkuyorduk anlıyamıyorum. Bir defasında rahmetli A.Cevat Kibar “bıktık artık gelirse gelsin ne olmuş” demişti. Düşünüyorum: Avrupa Birliği bizim demokrasimizde eksiklikler olduğu şeklindeki davranışlarında bir derece haklı, bu muhalefetle demokrasiyi geliştirmek çok zor. Ana muhalefet partisi daha oturaklı konuşmalar yapan bir parti olmalı.
Antalya’da sayın başvekilimizin konuşmalarını televizyondan izliyorum. Yaptıkları icraatları rakamlar vererek ifade ediyor. Ne kadar güzel. Rahmetli Menderes’te ve rahmetli Özal’da rakamlarla konuşuyordu. Başvekilde aynı konuşuyor. Bu üç önemli insan demokrasi hayatımızda olmasaydı, belki de biz şimdi orta çağ karanlıklarında olabilirdik. Bizde muhalefet: Yalancının mumunun yatsıya kadar yanacağını bilemiyor. Biz muhalefetin devletin icraatlarına iyi bir niyetle bakıp, yapıcı tenkitler yaparak oylarını artırmasından yanayız. İstiyoruz ki bir kaç dönem aradan sonra onlarda düzgün seçimlerle iiktidara gelsinler. Onlar da bu vatanın evladıdır.
1950’den bu yana düzgün bir seçimle iktidara gelebildiler mi? Hayır. Ama yine de ders alamadılar. Türkiye’de darbeler döneminin bitmesini istemiyorlar. bütün darbelerin arkasında muhalefet vardı. Askeri müdahalelere zemin hazırladılar. Müdahaleleri alkışladılar. Bu kafadaki muhalefetle, demokrasiyi geliştirmek çok zor. Kılıçdaroğlu’nun mitingleri Süleyman bey’in mitinglerinin kopyası gibi. Ergenekondan yargılanan insanları listelerine aldılar. Emek boşa meclis istese bunların dokunalmazlığını kaldırır ve yargılama devam eder. Zaman zaman söylüyorum, herhalde biz “ hayır ve Şerrin mücadelesi çok çetin olacağa benziyor” diye ifade edildiği dönemdeyiz. Allah’tan seçimlerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Allah cc. dilerse onları eştikleri kuyuya da düşürür...
ŞEHABEDDİN HARPUT
Şehabettin Harput ilköğretim okulu’nun, 12.05.2011 perşembe günü Necip Fazıl Anadolu lisesi toplantı salonunda, şiir dinletisi vardı. Çok başarılı bir proğram oldu. Okulların bir bir peşine özel proğramlar yapması bizi çok mutlu etti. Bir zamanlar yalnız Yamanlar Koleji vardı. Allah cc. çok şükürler olsun okullarımızın başarıları Türkiye’yi kucakladı. Türkiye büyük devlet oluyor, olacak inşallah. Yeni Bahar dergisinde okuyorum. yetenekli okul öğrencilerine; Tokat bilim ve sanat merkezi tarafından proğram geliştiriliyormuş. Bu proğramlara katkıda bulunduğu için sayın okul müdürümüz Erdal Kara’yı candan tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum.