19 MAYIS
Bu yıl 19 Mayıs seçim arifesine denk geldi. Şöyle gerilere doğru gidip derin derin düşünme gereği duydum. Daha ilkokula bile gitmemiştim. Ancak Ulu Önder Atatürk’ün Samsun’na çıkış hikayelerini dinlemiş, hatta ezberlemiştim. (İlkokula gitmeyen çocuğun 7 yaşından küçük ve Atatürk’ü anlamasının zor olacağı düşünülebilir. Ben, köyünde ilkokul olmadığı için ilkokula 9 yaşından sonra başlayanlardanım. Hatta ilkokula başlamadan önce kur’an kursunda Türkçe okuma ve yazmayı da öğrenmiştim. Elime geçirdiğim her parçayı okumaya çalışıyordum. Bu dip notundan sonra tekrar konumuza dönmek istiyorum.) O yıllarda dünyanın değişik ülkelerini görmek hayalden de ötede bir hayaldi. Bütün emelim ve arzum Ulu Önder Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını başlatmak için ilk ayak bastığı şehir olan Samsun’u görmekti. Nitekim çevremde ve şartlarıma yakın birçok akranıma göre erken denecek bir zamanda, daha ilkokul sıralarında iken, 19 Mayıs törenlerini izleme olanağım oldu. Bafra yolundaki eski statta yapılıyordu törenler. Tabii deniz kenarında ilk çıkışın canlandırılması ile başlıyordu. Benim o yaşlarda hepsini birlikte izleme şansım olamazdı. Stat içindeki gösteriler bile benim için yeterli olabiliyordu. İlk Samsun seyahatimin (yaklaşık 45-50 yıl önce) unutulmaz bir de yolculuk hatırası vardır. O tarihlerde Fatsa’dan sadece 2 tane otobüs, bir veya iki tane de minibüs kalkardı Samsun’na.. Bazen boş gidip gelirken bazen de yer bulunmadığı olabiliyordu. Biz Fatsa’nın eşrafında ağırlığı ve sakinliği ile tanınan Uzun ailesinin burunlu otobüsü ile gitmiştik. Dönüşümüz tam 5 saat (Yazı ile de yazmak istiyorum tam beş saat) sürmüştü.
Bunları sırf 19 Mayıs anılarımı sizlerle paylaşmak için yazmadım. Bundan 45-50 yıl öncenin zor şartlarında, henüz eğitim almamış veya az eğitim almış olduğumuz zamanlarda, Ulu Önder Atatürk’ü tam anladığımızın söylenemeyeceği günlerde bile O’nun anıları ile heyecan duymayı bilmişiz.
Bu günkü bilim ve teknoloji çağında Ulu Önder’in anlaşılamamasını, O’nun bu ülke, bu ülkede yaşamak durumunda olan insanlara bahşettiklerinin kavranamamasını bir türlü anlayamıyorum.
Yine seçimler yapılacak, yine 13 Haziran sabahı olacak, bu ülkenin varlığının yegane nedeni olan Ulu Önder Atatürk’ün içine sinecek bir tablo ile karşı karşıya olamayabileceğiz. Böyle bir olasılığı dile getirmenin bile hoş olmadığını düşünüyoruz.
Kendisini rahmetle anıyorum.