EY FATSALI, ÜNİVERSİTENE SAHİP ÇIK!
EY FATSALI, ÜNİVERSİTENE SAHİP ÇIK!
Beni tanıyanlar ve yazılarımı takip eden okurlarım, çocukluğumun Ünye’de geçtiğini bilirler. Bu sebeple Ünye ile ilgili bildiklerim, Fatsalı hemşerilerimden biraz daha fazla olabilir. Ünye’de benim en çok dikkatimi çeken durum, orada bulunan üniversite gençliğinin şehre etkisiydi. Ünye halkına vizyon açısından, çok olumlu değişiklikler yaptı bu gençler. Öyle ki, Ünye sahilinde yayaların gidiş-geliş yönleri bile muntazam oldu. Büyük tiyatrolar, turnelerinde Fatsa’yı değil, Ünye’yi tercih etti. Festivallerini ise hiç anlatmayayım, bizi ezip geçiyorlardı. Evet biz onları Mustafa Çamaş dönemi geçtik. Sahilse sahilde, festivalse festivalde, hizmetse hizmette geçtik ama maalesef iş üniversite kısmına gelince, orada yine çuvalladık. Bunun en büyük nedeni askeri kanadın, bürokrasi üzerindeki etkisi oldu. Neymiş efendim; ‘Fatsa’ya üniversite kurulursa sol tekrar hortlarmış. Burası yine kurtarılmış bölge olurmuş’. Bak sen işe! Şimdi o eski tüfekler nerede bir baksalar, iş çözülecek ama mantıkla ilgili kısımda, askeriyenin problemleri olduğunu bildiğimizden, bu fikirleri bizi hiç şaşırtmadı. Velhasıl, buraya etliye sütlüye karışmayan üniversite bölümlerini verdiler. Su ürünleri, deniz ulaştırma ve muhasebe gibi bölümleri, bizim için uygun gördüler. Peki biz halk ve belediye olarak, ilçemize uzak şehirlerden gelmiş üniversiteli gençlere, ne kadar yardımcı olabiliyoruz?
Maalesef yardımcı olamıyoruz. Hatta destek olacağımıza köstek bile oluyoruz çoğu zaman. Mesela hepsinin ortak derdi, üst geçit. Üniversitenin önüne (eski Demas’ın önü) üst geçit istiyorlar ve dilekçe yollamalarına rağmen Karayolları’ndan bir ses yok. Daha acısı, orada trafik lambası bile yok. Buraya bu hizmetlerin yapılması için, bir öğrencinin ölmesini bekliyorlar bilemiyorum. (Aslında biliyorum, kan akınca bizde bürokratik engeller hemen ortadan kalkıyor.) Devlet yurdu istiyorlar. Erkek yurdunda, sekiz kişilik odalarda kalmak istemiyor çoğu. Kızların ise hiç yurdu yok. Yani kızlar ya ev tutmak zorunda, ya da özel yurtlara gitmek durumunda kalıyorlar. Sosyal ve kültürel anlamda çok eksik buluyorlar bizi. Haksızlar mı? Zekeriya Eruzun ile Yasemin Coci olmasa tiyatromuz yok. Sercan Özel olmasa konser verecek adam yok. Durum böyle olunca, bizde evden çıkmıyoruz diyorlar. Bu da ne demek oluyor, ticari anlamda da şehre bir katkıları olmuyor. Eğer üniversiteler bacasız bir fabrikaysa, NE YAZIK Kİ, BİZ BU FABRİKAYI İŞLETEMİYORUZ! Yemeklerini ise, iki liraya üç çeşit yemek verilen, yemekhanelerinde yiyorlar. Eskişehir gibi yemek fiyatları ucuz olsa, şehir içinde bulunan mekanları da tercih ederiz diyorlar.
Okullarından da oldukça dertliler. Mesela bilgi olarak en donanımlı hale gelecekleri eğitim yuvalarında kütüphaneleri yok. Bu inanılmaz bir durum. Nasıl olurda, üniversitenin kütüphanesi olmaz. Bu saçmalık kesinlikle en kısa zamanda düzelmeli. Okul eski bir fabrikadan bozma olduğu için oldukça kasvetli diyorlar. 12 Eylül’de, o fabrikada yüzlerce kişiye işkence yapıldığını biliyorlar maalesef. Bu durum bile bizi geriyor diyorlar. Deniz Ulaştırma okuyan öğrenciler, normal şartlarda birinci sınıfta okulun gemisi ile denize açılıyorlarmış. Genel Kurmay onlara eski gemilerini veriyormuş. Burada ise geminin ‘g’ si bile yok. Su ürünleri ikinci sınıfta okuyan bir genç bana; ‘Daha balığı elime alıp, kesmedim bile ağabey’ dedi. Ondan sonra gidecek adam işe, balık gösterecekler ona, bu neymiş be diyecek. Dertleri çok ve benim ise yazacağım alan dar.
Peki biz onlar için ne yapabiliriz? Benim fikrimce, ilk önce onların okul gibi bir okul gibi olmalı ve yanlarında da yurt olmalı. Bunun için en iyi adres Fatsa İmam Hatip Lise’sidir. Hem yurdu, hem kapalı spor salonu var hem de bina yeni ve büyük. Bahçe içinde bulunan yurt kızların olur. Eski ceza evinin yerine ise, huzur evi yerine erkek yurdu yapılabilir. İmam Hatip Lisesi’nde, öğrenci sayısı hayli azaldığı için daha küçük bir binaya taşınabilir. Ve tez elden buraya İletişim, Hukuk ve Siyasal gibi yeni bölümler gelmeli ki, at gözlüğü ile baktığımız gündeme, biraz daha vizyonist bakalım. Eğer şuan sayısı 1500 civarı olan bu gençlere sahip çıkmazsak hepsini kaybedebiliriz, ama birde sahip çıkarsak, işte o zaman Fatsa, hem ekonomik hem de kültürel anlamda refaha kavuşur. LÜTFEN FATSALI, ÜNİVERSİTENE SAHİP ÇIK!